Toplumsal Cinsiyet Dosyası: Friends Dizisi İncelemesi

Friends dizisi, 90’larda Manatthan’da yaşayan altı yakın arkadaşın hayatını anlatan bir durum komedisi. Dizi konusu, karakterleri ve tarzı açısından çok benimsenmiş ve sevilmişti, dizinin negatif yönleri ise pek konuşulmuyor.

Friends dizisi, 90’larda Manatthan’da yaşayan altı yakın arkadaşın hayatını anlatan bir durum komedisi (sit-com). 2004’te final yapan dizi, günümüzde hala popülerliğini devam ettirdiği için izleyici kitlesi bir hayli fazla. Friends, Amerika’da yayınlandığı andan itibaren büyük bir hayran kitlesi yakalamış ve moda akımları oluşturmuştu. Bu akımlar Türkiye’de de etkisini gösterdi ve hala göstermeye devam ediyor. Belki de Friends konusu, karakterleri ve tarzı açısından bu kadar benimsenmişti. İllaki görsellerine maruz kaldığımız bu dizinin negatif yönleri ise pek konuşulmuyor.

Friends dizisinin en çok eleştiri alan yönü aslında ırkçı yaklaşımlarıydı. Dizinin ana karakterlerinde ya da sürekli göreceğimiz karakterlerin arasında hiç siyahi yoktu. Hatta ırkçı şakalar çok yaygın ve normalleştirilmişti. Bu nedenle dizi, beyaz üstünlüğünü (White supermacy) destekleyen bir görüntü oluşturmuştu. Çeşitliliğinin az işlendiği dizinin yapımcıları seneler sonra bile bu konuda sorular alıyor ve pişmanlıklarını dile getiriyorlardı. Bir kitlenin bu nedenlerle Friends’e antipatik yaklaştığını hatta protesto ettiğini biliyoruz.

İlerleyen dönemlerde bu antipati daha da büyüdü çünkü dizideki cinsiyetçi, homofobik ve transfobik söylemler göze batmaya başladı. Öyle ki dizinin oyuncuları bu yaklaşımları şu an kabul edip özür dilese de işledikleri şemaların ne kadar zarar verici olduğu aşikâr. Üzerinde pek durulmayan ve daha da bilinçlenmemiz gerektiğini düşündüğüm bu şemaları inceleyeceğiz şimdi.

Bazı kaynaklarda daha fazla problemli şaka ya da konu bulabilirsiniz Friends dizisi için. Fakat bu yazıda, dizinin 90’larda başlayan bir dizi olduğunu göz önünde bulundurarak, dönemine göre bir değerlendirme yapıp tartışma yaratan konuları inceledim. Dizi döneminin yapı taşlarından olduğu için bir dönem eleştirisi olarak göz önünde bulundurabilirsiniz.

Basmakalıp Cinsiyet Ögeleri

Toplumsal cinsiyet kalıp yargıları, bireyin cinsiyetine dayanarak ne olduğunu tanımlar ve nasıl davranması gerektiğini belirler. Bu kurallar toplum üzerinde o kadar belirleyici bir hale gelmiştir ki bu nokta da özgür iradenin varlığını sorgulatır. Toplumsal cinsiyetin dayattığı yargılar, giyimden konuşma şekline, eğitim avantajlarından sağlık hizmetinin ulaşılabilirliğine, masallardan sevilen renklere kadar sıralayabileceğimiz birçok alanda karşımıza çıkar. Bu düzene karşı baş argüman ise ön yargılı kararları ve düşünceleri desteklediği, böylelikle de kadınların ilerleyişine ket vurduğudur (Heilman, 2012).

Her alanda karşımıza çıkan bu ön yargılı tutumlar Friends dizisinde de oldukça yer alıyor. Açıkçası ilk bakışta bunları fark edemememiz doğal çünkü bu değerler bizim için küçüklükten beri “normal” oluyor.

Meslekler

Toplumsal cinsiyetin kendini en çok hissettirdiği noktalardan biri iş alanıdır. Kadınlar için daha sosyal meslekler uygun olarak belirtilir. Burada cam tavan (glass ceiling) teriminin uygunluğundan bahsetmeliyiz. Kadınlar kariyer basamaklarındaki yüksek pozisyonlarda yer almaya çalıştıkça cinsiyeti yüzünden daha da dezavantajlı olması durumuna cam tavan denir (Cotter vd., 2001). Yani sırf cinsiyeti yüzünden aynı şartlar altında olsa da yükselmesinin önünde görünmez bir engel var kadınların. Bu kalıp yargılar ve rollerin, medyada, okulda, evde yaygın gösterimi de bu durumu etkiler.

Friends dizisinde ilk sezonlar da kadın karakterlerin meslekleri Rachel Green garson, Monica Geller şef, Phoebe Buffay masöz; erkek karakterlerin meslekleri ise Ross Geller paleontolojist/profesör, Chandler Bing genel müdür yardımcısı, Joey Tribbiani ise aktör.

Friends’in ilerleyen sezonlarında, kadınlar da yüksek mertebeli işlerde yer alıyor. Bu noktada, dizinin yaptığı pozitif değişimi gözden kaçırmamalıyız.

Kadın karakterlerin bulunduğu meslekler toplumsal cinsiyet rollerinin aşırı bir şekilde etkisi altında. Literatüre göre kadınlar aile değerlerinin merkezde tutulduğu işler için “uygun” görülürken, erkekler mali ve bireysel meslekler için daha “layık” görülüyor (Barth & Rice, 2016).

Aslında kadına “anne” rolü çevresinde gelişen işler verilmesi, onun bir birey olduğunun ve etken(agent) formunun göz ardı edildiği toplum yapısına bağlı. Peki bu durumun ne gibi zaraları oluyor?

Kadınlar yüksek pozisyonlarda yer alamıyor. Bir erkekle eşit yetkinlikte aynı pozisyonda yer aldığında da performanslarının değeri düşürülüyor, başarılarının kredisini alamıyor ve yeterliliği sorgulanıyor (Heilman, 2001).

Gerçek Dışı Güzellik Algıları

Dizinin bir diğer tepki toplayan noktası ise yanlış güzellik algısı oluşturması. Zaten dizide etnik çeşitliliğin sınırlı olduğundan bahsetmiştik. Aynı şekilde fiziksel görünüşün tek tip olması da eleştiri alıyor. Özellikle de ana karakterlerden Monica’nın küçüklüğünde “şişman” olduğu için yaşadığı travmalar dalga konusu. Neredeyse her sezon da aşırı kalıplaşmış bir şişman şakası yer alıyor. Monica dönüp dolaşıp body shaming’e (bedensel görünüşle dalga geçme/ eleştirme/ aşağılama) uğruyor. “Şişman” karakterimiz toplumun estetik algısına uymadığı için kimse tarafından beğenilmiyor. Hayatı boyunca yalnız kalmaktan korku duyuyor.

Dominant Heteroseksüellik

Rachel, Monica, Pheobe, Joey, Chandler ve Ross adlı karakterlerin hepsi heteroseksüel. Neredeyse her bölüm heteroseksüel ilişkiler üzerine dönüyor. Hatta çoğunlukla heteroseksüel ilişki idealine odaklanıyor, yani karakterlerin hepsi ikili ilişki hayali taşımakta. İlk bakışta bu konunun işlenmesi bir zarar oluşturmuyor. Friends benzeri birçok dizide bu idealleri izliyoruz. Hatta birçok dizide daha fazla tepki toplayan ve sıkıntılı sahnelerin yer aldığını söyleyebiliriz. Friends’in popülerliği sayesinde daha kolay farkındalık kazanabileceğimiz için gelin bunları biraz daha detaylandıralım.

Karakterler beraber vakit geçirdiklerinde birbirlerine hisler duymaya başlıyor. Şaka amaçlı da olsa birbirlerine teklifler sunuyorlar. Ne yazık ki “bir kadın ve bir erkek arkadaş kalamaz çünkü doğal olarak çekime yenik düşerler” gibi ilkel bir şema var. Bu da tam olarak heteronormativiteye çıkıyor. Heteronormativite, basmakalıp cinsiyet yapısını böylelikle heteroseksüelliği destekleyerek geleneksel aile yapısının tek doğru olduğunu savunan ideolojidir (Ingraham, 1994; Oswald vd., 2005).

Program içerisinde kullanılan ilişki şemaları da tam olarak bu ideoloji üzerine dönüyor. İdeal ve doğru aile yapısı olarak yansıtılan bu normatif değerleri fark etmememiz çok doğal. Bu yaşam tarzı dizilerden aldığımız ürünlere kadar aşırı bir şekilde işleniyor ve hiç sorgulama ihtiyacı duymuyoruz. Araştırmalar heteronormativiteye maruz kalan kişiler tarafından içselleştirilip heteroseksüel hayali ürünü (heterosexual imaginary) haline gelen yapının, kişinin düşünce yapısını etkilediğini öne sürüyor (Ingraham, 2004; Pringle ve Giddings, 2011).

Dizide nasıl izliyoruz peki bu çizilen “doğal” senaryoları? Rachel, aile kurmak için yaşının geçtiğini düşünerek her an bir partner arayışına giriyor ve çocuk sahibi olmaya çalışıyor. Ross ise birçok defa umutla evleniyor ve iyi evliliğe ulaşamadığı için dalga konusu oluyor. Monica ve Chandler, çocuk sahibi olamadıkları için ilişkilerini sorguluyor. Mutlu son ancak evli, mutlu ve çocuklu olursa tatmin edici oluyor. Friends’in bu şemaları çok da göze batmıyor çünkü her karakterin zengin bir kişilik yapısı var. Asıl üzerine düşünmemiz gereken mevzu, günümüz dizilerinin bunlardan ders çıkarmaması.

LGBTQ+

Dizinin yayınlandığı dönemden kaynaklı LGBTQ+ görünürlüğüne yer vermeme gibi bir çekinceye girdiğini varsayalım ama keşke bu kadarla kalsa. Tam tersi dizide LGBTQ+ bireyleri yer alıyor ve yanlış gösterimlerle dalga geçiliyor. Bu da bizi görünürlük ikilemine; gösterim ve doğru gösterimin yarar ve zarar analizine çıkarıyor.

Ross, karısının yönelimini öğrendiği andan beri utanç duyuyor ve arkadaşları için alay konusu oluyor. Aslında Ross’un aldatılan bir erkek olarak gösterilmesi gerekirken, karısının cinsel yönelimi konu oluyor.

Diğer bir LGBTQ+ bireyi gösterimi ise Chandler’ın babası. Trans birey olan babasını Monica ile tanıştıran Chandler babasından bir hayli utanç duyuyor. “Onun babam olduğuna inanamıyorum.” diyor. Babası trans bir kadın olmasına rağmen dizide “gay man in a dress” yani elbise giyen gey bir erkek olarak adlandırılıyor. Kırılgan erkekliği aşamayan karakter, sürekli olarak homoseksüel algılanmaktan korkuyor. Aşırı “heteroseksüel” kalıp yargıları sergiliyor.

Brad Pitt konuk olduğu bölümde, lisede Rachel karakterinden nefret ettiği için intersex olduğu dedikodusunu yaydığını itiraf ediyor. Bariz bir biçimde intersex olmak utanç verici görüldüğünden zamanında Intersex Society of North America, dizinin amatör ve onur kırıcı olduğunu yazan bir mektup yayınlıyor.

Baktığımızda dizinin LGBTQ+ bireyleri sık işliyor olması görünürlük açısından bir artı olsa da nitel ögelere baktığımızda fobik söylemlerin alkış ve kahkaha toplayacağı bir sahneyi destekleyici bulamayız.

Kırılgan Erkeklik

Kırılgan erkeklik (fragile masculinity) hayatımıza sosyal medya etkisiyle yeni yerleşen bir terim. Sosyal çevrenin dayattığı “erkeksi” rollerin standartlarına ulaşamayan kişilerin deneyimlediği kaygı olarak tanımlanabilir kırılgan erkeklik. Oluşan bu kaygının kaynağı başarısızlıkları yüzünden cezalandırılacağı korkusu değil, yüksek statüden düşeceği inancıdır. Ve bu korku kişiyi basmakalıp davranışlara iter (DiMuccio & Knowles, 2019).

Birçok endüstri bu yapı üzerine kurulduğu için rolleri destekleyici ürünler ortaya çıkarıyor. Erkekler için üretilen göz altı kapatıcısı “war paint” olarak pazarlanıyor ve imaj korunuyor. Dizide gey olarak algılanmak istemeyen Chandler Bing, sözlerini “erkeksileştiriyor”. Sesini kalınlaştırıp “maskülen” içkiler sipariş ediyor. Bunun gibi birçok örnek bu döngüyü çıkmaz hale getiriyor. Tabi, dizinin bazı noktalarında bu davranışların gülünç olduğuna da değiniliyor. Yani, dizi bizlere seneler önceden literatüre ters noktalarda neler yapmamız gerektiğiyle ilgili bir rehber oluyor.

Nesneleştirme Teorisi

Nesneleştirme teorisi (Frederickson & Roberts, 1997)’ne göre nesneleştirme kadınların bir gözlemcinin ya da toplumun bakış açısını, fiziksel benliklerinin gerçek durumu olarak içselleştirmelerine denir. Öz-nesneleştirme ise kadının kendi benliğinden kopup toplumun yargısı dahilinde hareket etmesidir. Bu nedenle kadınların depresyon, yeme bozukluğu ve cinsel bozukluklar gibi ruh sağlığı bozuklukları yaşadığı gözlemlenmiştir.

Dizide, çok açık bir şekilde Joey karakteri kadınları nesneleştirir. Kadınları dondurmayla karşılaştırarak tavsiye verir. Cinsel senaryolarla kadın ev arkadaşı tutar. Bariz bir şekilde kadınları sadece cinsel ve fiziksel özellikleriyle yargılar. Ve dizi, bizden bu muhabbetlere gülerek bunları Joey’nin şapşallığına vermemizi ister.

Sonuç

Sonuç olarak, Friends ne kadar dönemine göre ileri görüşlü adımlar atsa da basmakalıp şemaların normalleştirdiğini de gözümüzden kaçırmamalıyız çünkü dizi hala ana akım dizileri arasında ve Netflix’te en çok izlenilenler arasında yer alıyor. Friends’i günümüz değerlerini göz önünde bulundurarak izlememiz, davranışlarımıza işlemememiz adına yardımcı olacaktır.

Kaynakça

  • Bolat, D . (2016). Zorunlu Heteroseksüellik ve Türkiye Muhalefet Alanı Üzerine Bir Tartışma . Ankara Üniversitesi SBF Dergisi , 71 (4) , 1091-1117 . DOI: 10.1501/SBFder_0000002424
  • Cotter, D. A., Hermsen, J. M., Ovadia, S., & Vanneman, R. (2001). The glass ceiling effect. Social Forces. University of North Carolina Press. https://doi.org/10.1353/sof.2001.0091
  • DiMuccio, S. H., & Knowles, E. D. (2020, August 1). The political significance of fragile masculinity. Current Opinion in Behavioral Sciences. Elsevier Ltd. https://doi.org/10.1016/j.cobeha.2019.11.010
  • Fredrickson, B. L., & Roberts, T. A. (1997). Toward understanding women’s lived experiences and mental health risks. Psychology of Women Quarterly21(2), 173–206. https://doi.org/10.1111/j.1471-6402.1997.tb00108.x
  • Heilman, M. E. (2001). Description and prescription: How gender stereotypes prevent women’s ascent up the organizational ladder. Journal of Social Issues57(4), 657–674. https://doi.org/10.1111/0022-4537.00234
  • Heilman, M. E. (2012). Gender stereotypes and workplace bias. Research in Organizational Behavior. JAI Press. https://doi.org/10.1016/j.riob.2012.11.003
  • Ingraham, C. (2004). Introduction: Thinking straight. Thinking Straight: The Power, Promise and Paradox of Heterosexuality. Routledge. https://doi.org/10.4324/9780203006368
  • Ingraham, C. (1994). The Heterosexual Imaginary: Feminist Sociology and Theories of Gender. Sociological Theory12(2), 203. https://doi.org/10.2307/201865
  • Oswald, R. F., Blume, L. B., & Marks, S. R. (2013). Decentering Heteronormativity: A Model for Family Studies. In Sourcebook of Family Theory and Research (pp. 143–165). SAGE Publications, Inc. https://doi.org/10.4135/9781412990172.n6
  • Rice, L., & Barth, J. M. (2016). Hiring Decisions: The Effect of Evaluator Gender and Gender Stereotype Characteristics on the Evaluation of Job Applicants. Gender Issues33(1), 1–21. https://doi.org/10.1007/s12147-015-9143-4

*Bu yazı Psikoloji Ağı editörlerinden İlayda Çalışkan tarafından Psikoloji Ağı Yayın İlkelerine göre düzenlemiştir.


Psikoloji Öğrencisi

Bir yorum yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir