Yaşadığımız çağın merceğinde dış görünüşün ön planda olmasıyla yeme bozuklukları gün geçtikte artıyor. Birçok birey, bedenlerinin toplum normlarına uymadığını düşündüklerinden ötürü sıkıntılar çekmekte ve tehlikeli çözümler üretmeye kalkışmakta. Bireylerin yeme bozukluklarını deneyimledikleri evre ise bu “çözüm üretme” noktasında başlamaktadır.
Yeme bozuklukları; tıkınırcasına yeme bozukluğu, anoreksiya nevroza ve bulimia nevroza olmak üzere üç temel gruba ayrılmaktadır. Dünya çapındaki istatistiklere bakıldığında, yeme bozukluklarının ağırlıklı olarak kadınlarda görülmesi, bu hastalıklara sosyokültürel bir perspektiften bakmayı da zorunlu kılmaktadır. Toplumların, özellikle kadın bireylere aşıladığı “mükemmel görünme” zorunluluğu, birçok insanın hayatını karartmak için yeterli bir sebep olarak açıklanabilir. “Yeme bozukluğu olan hastalar, kilo ve diyet ile olan yoğun meşguliyetlerinin, hastalıklarının ilk aşamaları olduğunu söylemekte ve Amerikan Psikiyatri Birliği (2000) Anoreksiya nervoza ve bulimia nervoza hastalıkları için tanı kriteri olarak beden imge bozukluğunu öne sürmektedir” (Pamela K. Keel, 2003).
Anoreksiya Nervoza (AN)
Anoreksiya Nervoza, yaygın olarak genç ve kadın bireylerde görülmekte olan bir rahatsızlık olup, aşırı derecede beden imgesi takıntısı ile ortaya çıkmaktadır. Bu bozukluğa sahip bireylerin odak noktası, vücut ağırlıklarını mümkün olanın ötesinde azaltmaktır ve tedavi olunmadığı takdirde sonuçları çok riskli olabilir. Anoreksiya Nervoza yeme bozukluğuna sahip hastalar aşırı derecede egzersiz yapmaya, zayıflığa, az yemeye takıntılıdırlar ve aynaya baktıklarında gördükleri kişiyi kabullenmekte zorluk çekmektedirler. Bu bireyler, yazının başında da bahsettiğim “tehlikeli çözümler” evreninde gün geçtikçe kaybolurlar, kendilerini hayal ettikleri bedene sahip olmalarını sağlayacağına inandıkları ilaçları kullanırken bulurlar ve yedikleri yemek miktarını azaltırlar. Aynı zamanda yediklerini kusturmaya çalışan hastalar da bulunmaktadır.
DSM-5 El Kitabında Anoreksiya Nervoza İçin Belirlenen Tanı Kriterleri (Amerikan Psikiyatri Birliği, 2013)
A. Gereksinimlere göre enerji alımını kısıtlama tutumu, kişinin yaşı, cinsiyeti, gelişimsel olarak izlediği yol ve beden sağlığı bağlamında belirgin bir biçimde düşük bir vücut ağırlığının olmasına yol açar. Belirgin bir biçimde düşük vücut ağırlığı, olağan en düşüğün altında ya da çocuklar ve gençler için beklenen en düşüğün altında olarak tanımlanır.
B. Kilo almaktan ya da şişmanlamaktan çok korkma ya da belirgin bir biçim de düşük vücut ağırlığında olmasına karşın kilo almayı güçleştiren sürekli davranışlarda bulunma.
C. Kişinin vücut ağırlığını ya da biçimini nasıl algıladığıyla ilgili bir bozukluk vardır; kişi, kendini değerlendirirken vücut ağırlığı ve biçimine yersiz bir önem yükler ya da o sıradaki düşük vücut ağırlığının önemini hiçbir zaman kavrayamaz.
Bulimiya Nervoza (BN)
Bulimiya nervoza, anoreksiya nervozadan farklı olarak kişinin çok miktarda yemek yemesine dayanmaktadır. Anoreksiya nervoza sahibi bir hasta ise yemek yemekten olabildiğince kaçınmaktadır. İki rahatsızlığın kesişim noktası ise yenilen yemekten aşırı pişmanlık duyma, zayıf olunsa dahi kendini sürekli olarak aşırı kilolu hissetme ve vücuttaki besinden bir an önce kurtulma eğilimi olarak tanımlanabilir. Bulimiya Nervoza’yı deneyimleyen bir kişi; önce çok yemek yer, daha sonra ise yediği yemeği kusarak/çeşitli ilaçlar kullanarak vücudundan atmaya çalışır. Günlük kalori alımı çok yüksek olabilen bu bireyler, bazen, duydukları pişmanlıktan ötürü günlerce depresif bir ruh halinden çıkamaz. Bunu yoğun egzersizler, yenilen her şeyi çıkartmak için bedeni zorlama ve kısa süreli şok diyetler takip eder.
DSM-5 El Kitabında Bulimiya Nervoza İçin Belirlenen Tanı Kriterleri (Amerikan Psikiyatri Birliği, 2013)
1. Benzer koşullarda, benzer sürede, çoğu kişinin yiyebileceğinden açıkça daha çok yiyeceği, ayrı bir zaman biriminde (örn. herhangi iki saatlik bir sürede) yeme.
2. Bu dönem sırasında yemek yemeyle ilgili denetiminin kalktığı duyumunun olması (örn. kişinin yemek yemeyi durduramadığı duygusu, ne ya da ne denli yediğini denetleyemediği duygusu)
- Kilo almaktan sakınmak için, kendi kendini kusturma, iç sürdüren (laksatif) ilaçları, idrar söktürücü (diüretik) ilaçları ya da diğer ilaçları yanlış yere kullanma, neredeyse hiç yememe ya da aşırı spor yapma gibi yineleyen, uygunsuz ödünleyici davranışlarda bulunma.
- Bu tıkınırcasına yeme davranışlarının ve uygunsuz ödünleyici davranışların her ikisi de, ortalama, üç ay içinde, en az haftada bir kez olmuştur.
- Kendilik değerlendirmesi, vücut biçiminden ve ağırlığından yersiz bir biçimde etkilenir.
- Bu bozukluk, yalnızca anoreksiya nervoza dönemleri sırasında ortaya çıkmamaktadır.
Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu
Tıkınırcasına yeme bozukluğu, önceki iki yeme bozukluğundan farklı olarak, yenilen besini çıkarmaya yönelik bir davranış içermemektedir. Ancak; besin aldıktan sonra hissedilen pişmanlık duygusu ortaktır. Bu bozuklukta, hissedilen pişmanlığı bir başka aşırı yeme nöbeti izler. Bu sebepten ötürü, tıkınırcasına yeme bozukluğundan şikayetçi olan hastaların büyük çoğunluğu obeziteyle de mücadele etmektedirler. Abartılı şekilde yenilen öğünden sonra ise kişi içinden çıkılması zor, kötü bir ruh haline girer.
DSM-5 El Kitabında Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu İçin Belirlenen Tanı Kriterleri (Amerikan Psikiyatri Birliği, 2013)
1. Benzer koşullarda, benzer sürede, çoğu kişinin yiyebileceğinden açıkça daha çok yiyeceği, ayrı bir zaman biriminde (örn. herhangi iki saatlik bir sürede) yeme.
2. Bu dönem sırasında, yemek yemeyle ilgili denetiminin kalktığı duyu munun olması (örn. kişinin yemek yemeyi durduramadığı duygusu, ne ya da ne denli yediğini denetleyemediği duygusu)
Tıkınırcasına yeme dönemlerine aşağıdakilerden üçü (ya da daha çoğu) eşlik eder:
- Olağandan çok daha hızlı yeme.
- Rahatsızlık verecek düzeyde tokluk hissedene dek yeme.
- Bedensel açlık duymuyorken aşırı ölçülerde yeme.
- Ne denli yediğinden utandığı için kendi başına yeme.
- Daha sonra kendinden tiksinme, çökkünlük yaşama ya da büyük bir suçluluk duyma.
Tıkınırcasına yeme ile ilgili olarak belirgin bir sıkıntı duyulur.
Bu tıkınırcasına yeme davranışları, ortalama, üç ay içinde, en az haftada bir kez olmuştur.
Tıkınırcasına yemeye, bulimiya nervozada olduğu gibi yineleyen uygunsuz ödünleyici davranışlar eşlik etmez ve tıkınırcasına yeme, yalnızca bulimiya nervoza ya da anoreksiya nervozanın gidişi sırasında ortaya çıkmamaktadır.
Yeme Bozukluklarının Sebepleri
Yeme bozuklukları; kültür, sosyal medya ve genetik gibi birçok sebepten kaynaklanabilmektedir. Hastaların, ağırlıklı olarak “Zayıf, güzeldir.” algısını benimsemiş batı toplumlarından çıkıyor olması, kültürel etki konusunu uzmanlar arasında sıkça gündeme getirmektedir. Bunun yanı sıra, yapılan birçok çalışma (ikizler üzerinde ve yakın akrabalar arasında yapılan çalışmalar gibi.), yeme bozukluklarında genetik faktörlerin de etkili olabileceğini kanıtlamaya yöneliktir.
“Psikodinamik açıklamalar AN’de özellikle anne kız ilişkisine dikkat çekmekte, anneyle yaşanan sorunlu ilişki sonucunda kadın kimliğiyle özdeşim zorluğu üzerinde durmaktadır” (Yücel, 2009).
Hasta bireylerin büyük bir travma etkisinde olması da olasıdır. İstismar ve alaya maruz kalma gibi faktörler kişinin zihnindeki beden imge algısını bozabilmektedir.
Sosyal medyanın bizlere sunduğu güzellik algısı ise yeme bozukluklarını deneyimleyen insanların günden güne artan sayısını en bariz şekilde açıklamaktadır. Özellikle Instagram gibi görselliğin ön planda olduğu sosyal paylaşım sitelerinde, pek çok birey, anasayfada gördüğü insanlardan “farklı” hissetmeyi kaldıramamaktadır. Kendisini genellikle önce toplumdan soyutlamayı deneyen kişi, bunun imkansızlığını fark ettikten sonra çareyi bedenini “hızlı” bir şekilde değiştirmekte bulur. Çoğu zaman, özendiği kişilerden daha zayıf bile olsa, aynada ya da kamerada kendisine her baktığında karşısında kilolu birini bulduğunu iddia eder.
Yeme Bozukluklarının Tedavisi
Yeme bozuklukları tanısı konulması bazı durumlarda zorlayıcı olabilir. Örneğin, “BN’li hastalar, belirtilerini (özellikle kusma, laksatif kullanımı ve egzersiz) gizlemeye yatkındırlar. Bu noktada, hekimi yanıltmaları söz konusu olabilir. Özellikle ergen hastalarda, aile görüşmesi ve anne-babanın gözlemlerinin sorulması yol gösterici olacaktır”(Yücel, 2009).
Aynı zamanda, yeme bozuklukları, hasta tarafından kabul edilmesi zor olan rahatsızlıklardır. Bu sebepten ötürü, tedavinin ilk adımı hastaya içinde bulunduğu durumu kabul ettirmekle başlar. Her yeme bozukluğunun başlangıç noktası ve süreci kişiden kişiye değişmekte olduğundan, belirli bir ilaçla tedavisi bulunmasa da, ilaç kullanarak bu durumu aşabilen hastalar bulunmaktadır. İlaçların yanı sıra, bilişsel davranışçı terapi, grup psikoterapileri ve EMDR terapisi de yeme bozukluklarını yenmede faydalı çözümler olarak görülmektedir.
Kaynakça
- Amerikan Psikiyatri Birliği, (2013). Ruhsal bozuklukların tanısal ve sayımsal el kitabı (DSM-5), Tanı ölçütleri el kitabı. (Çev: Köroğlu,E.) Ankara: Hekimler Yayın Birliği.
- Gürdalı , D. A. (1999). Yeme bozuklukları ve tedavisi. Klinik Psikofarmakoloji Bülteni , 9 (1).
- Lale Gönenir Erbay, Y. S. (2016). Güncel Gastroentoloji , 474.
- Pamela K. Keel, K. L. (2003). Are eating disorders culture-bound syndromes? Implications for conceptualizing their etiology. Psychological Bulletin, s. 747.
- Saundra K. Ciccarelli, J. N. (2018). Psikoloji: Bir Keşif Gezintisi. Nobel Yayıncılık.
-
Yücel, B. (2009). Estetik bir kaygıdan hastalığa uzanan yol: yeme bozuklukları. Klinik Gelişim.