Devasa gayrimenkul girişimleri, restoran zincirlerinden medya kuruluşlarına sahibi olduğu onlarca marka, The Apprentice adlı programda kendisini ABD halkına tanıtmasını sağlayan patron rolü ve ikonikleşen “You’re Fired! – Kovuldun!” repliği, WWE adlı güreş organizasyonunda ringdeki başarılı performansı, sansasyonel olaylarla gündeme gelen özel hayatı, kendine has üslubu, küresel çapta yarattığı güçlü etki ve adına açılmış yaklaşık 3500 dava…
Bahsettiğimiz kişi, Amerika Birleşik Devletleri tarihinin sıra dışı başkanlarından biri olan Donald Trump. 2016 yılında, Cumhuriyetçi Parti adına yarıştığı seçimlerde, Demokrat Parti’nin deneyimli isimlerinden Hillary Clinton’a karşı kazanarak ABD’nin kırk beşinci başkanı oldu. Beyaz Saray’daki yıllarında hem ülke içinde hem de uluslararası mecrada aldığı kararlar ve beklenmedik hamleleriyle tartışmalı bir başkanlık süreci geçiren Trump, yine ilginç bir durumla karşı karşıya.
Kendisine sıkı sıkıya bağlı destekçilerinin yanında, onu ciddi bir tehdit olarak nitelendiren seçmenlerin sayısı da hayli fazla. 2024 seçimlerini rakibi Kamala Harris’in önünde tamamlayabilmek için yürüttüğü kampanyasına yoğun mesai harcayan ve yakın zamanda Pensilvanya’daki mitingi sırasında kendisine yapılan suikast girişiminde yaralanan Donald Trump’a karşı, 200’den fazla ruh sağlığı uzmanının bir açık mektup yayınlayarak Trump’ın ‘şiddetli, tedavi edilemez bir kişilik bozukluğu’ olarak tanımlanan ‘malign narsisizm’ belirtilerine sahip olduğunu belirtmesi gündemde yankı uyandırdı.
Malign Narsisizm Nedir?
Erich Fromm, 1964 tarihli “The Heart of Man: Its Genius for Good and Evil” adlı kitabında, narsisizmin patolojisini iki farklı tür şeklinde tanımlayarak bu terimi ilk kez kullandı. Fromm’a göre, iyi huylu narsisizm kişinin sürdürdüğü işlerde, verdiği emek ve mücadeleyle ilgili duyduğu gurura odaklanır. Bunun yanında kötü huylu (maling) narsisizm ise başarı ile ilgili değil, daha çok kişinin doğuştan sahip olduğunu düşündüğü özel niteliklerle ilişkilidir. Kötü huylu narsisizm, bu sebepten ötürü kendini sınırlamaz. Mutlak güce ulaştıkları kanısındadırlar; yaşam ve ölüm de dahil olmak üzere her şeyin nihai yargısı kendilerine aittir (Fromm, 1964). Fromm, yaptığı kötü huylu narsisizm tanımlamasına örnek olarak Mısır Firavunları, Hitler, Stalin, Trujillo gibi tarihi figürleri örnek göstermiştir.
Bu noktadan yola çıkarak günümüzde malign narsisizmi, narsisizme has özelliklerin yanı sıra antisosyal davranışları, sadizmi ve yaşama karşı paranoyak bir perspektifi içeren psikolojik bir sendrom olarak tanımlayabiliriz (Campbell, 2009). Bu kavram, DSM-5’te resmi bir tanı olarak tanınmasa da birçok psikolog ve ruh sağlığı profesyoneli bu terimi belirli bir kişilik özelliklerini anlatmak için kullanmıştır (Legg, 2019).
Çeşitli Görüşler ve Goldwater Kuralı
The Guardian’ın haberine göre “Anti-Psychopath Pac” adlı bir komite tarafından finanse edilerek yayınlanan açık mektup; Trump’ın, toplumsal normları hiçe sayma, tekrarlayan yalan söyleme, diğer insanların güvenliğine karşı kayıtsızlık ve olumsuz hareketlerinin ardından pişmanlık duymama gibi davranış bozuklukları gösterdiğini belirtiyor. Trump’ın tam kapsamlı psikiyatrik ve nörolojik muayenelerden geçmesi gerektiğinin altını çizen uzmanlar, başkan adayının yanılsama içinde ve tehlikeli olduğunu ekliyor. Azınlıklara ve göçmenlere karşı aldığı radikal kararları, kendisinden farklı görüştekilere karşı aşağılayıcı söylemlerini öne çıkartan ve Trump’ın demokrasi adına bir tehdit olduğunu belirten uzmanlara karşı çeşitli görüşler de mevcut.
Anti-Psychopath Pac komitesinin, Trump’ın 2020 yılına kadar danışmanlığını sürdüren Kellyanne Conway’in eski eşi George Conway tarafından yönetiliyor olması, durumun “kişisel bir mesele” olup olmadığı konusunda tartışmalara yol açıyor. Conway’in, Trump’ın “tehlikeli tarikat liderleri ve diktatörlerin paylaştığı psikolojik özellikleri paylaşan patolojik bir yalancı” olduğunu iddia ettiği bazı söylemleri de mektubun amacını ve niteliğini sorgulamamıza neden oluyor (The Independent Premium, 2024). Bununla birlikte Amerikan Psikiyatri Birliği de doğrudan tanı koymadıkları kişilere dair psikiyatrik değerlendirmelerin etik olmadığını bildiren Goldwater Kural’ını hatırlatıyor.
DSM-5’te kişilik bozuklukları için tanı kriterlerini yazan psikiyatrist Allen Frances ise geçmiş yıllarda Trump’ın malign narsisizme sahip olduğu iddiaları gündeme geldiğinde, bu fikri kesin bir dille reddetmişti. Frances, tüm kişilik bozukluklarının tanısı için iki eşik kriteri (önemli sıkıntı ve/veya bozulma) olduğunu ve Trump’ın bunlardan hiçbirini karşılamadığını, dolayısıyla kötü huylu narsisizm bozukluğundan bahsetmenin anlamsız olduğunu söylemişti (Eddy, 2019).
Sonuç
Konuyla ilgili çeşitli görüşler ve fikir ayrılıkları mevcut olsa da Trump’ın zaman zaman sergilediği dürtüsel çıkışlarını, söylemlerinde çeşitli grupları hedef gösterdiğini ve radikal görüşlere sahip olduğunu biliyoruz. Ancak klinik bir tanı koymak için kişiyi medya önünde gözlemlemek -bu gözlemler binlerce saate dayansa bile- yetersiz kalabilir. Ayrıca doğrudan herhangi bir klinik değerlendirme yapılmadan varılan bu kanının etik bağlamda yaratacağı sorunlar da bir başka faktör olarak değerlendirilebilir.
Tüm bu farklı düşüncelerin yanında, siyasi düşüncelerinden, hayat görüşünden, seçim süreci ve sonuçlarından da bağımsız olarak, Donald Trump gündemde kalmaya ve Amerika Birleşik Devletleri tarihinin şahsına münhasır karakterlerinden biri olmaya devam edecek gibi gözüküyor.
Ek Okumalar
Sağ mı Sol mu? Politikaya Psikolojik Yaklaşım
Kaynakça
- Campbell, R. (2009). Campbell’s Psychiatric Dictionary. Oxford University Press.
- Eddy, B. (2019). Malignant Narcissism: Does the President Really Have It? Psychology Today. adresinden alındı
- Fromm, E. (1964). The Heart of Man: Its Genius for Good and Evil. New York.
- Legg, T. (2019). Unpacking Malignant Narcissism. Healthline Media. adresinden alındı.
- The Independent Premium. (2024). George Conway launches ‘Anti-Psychopath PAC’ focused on Trump’s mental health. The Independent. adresinden alındı.
*Bu yazı Psikoloji Ağı İçerik Birim Direktörü Ezgi Büşra Akgöz tarafından Psikoloji Ağı Yayın İlkelerine göre düzenlenmiştir.