Spor Psikolojisi Alanında Merak Ettiklerinizi Sorduk

Yazıya başlamadan önce sizlere röportajımızı gerçekleştirdiğimiz Ayşe Sena Özcan’ı tanıtmak istiyorum. Kendisi MEF Üniversitesi Psikoloji bölümünden mezun oldu ve Kadir Has Üniversitesi’nde Spor ve Sağlık Psikolojisi yüksek lisansını tamamladı. Şu anda da İstanbul Büyükşehir Belediyesi A Kadın Voleybol Takımı'nda spor psikoloğu olarak çalışmakta. Şimdi röportajımıza geçebiliriz.

 

Yazıya başlamadan önce sizlere röportajımızı gerçekleştirdiğimiz Ayşe Sena Özcan’ı tanıtmak istiyorum. Kendisi MEF Üniversitesi Psikoloji bölümünden mezun olduktan hemen sonra Kadir Has Üniversitesi’nde Spor ve Sağlık Psikolojisi yüksek lisansına başlamıştır. On yıl boyunca sürdürdüğü profesyonel voleybol oyunculuğu spor ve sağlık psikolojisi yüksek lisansını seçmesinde büyük rol oynamıştır. Üniversite eğitimi boyunca da spor psikolojisi alanında stajlar ve çeşitli çalışmalar yapmıştır. Şu anda da İstanbul Büyükşehir Belediyesi A Kadın Voleybol Takımı’nda spor psikoloğu olarak çalışmakta aynı zamanda akademik eğitimine devam etmektedir.

Şimdi röportajımıza geçebiliriz.

Spor psikolojisi nedir, spor psikologları neler yaparlar ve nerede çalışabilirler?

Kısaca bahsetmek gerekirse spor psikolojisi, sporcuların zihinsel süreçlerini inceleyen, geliştiren ve performanslarını en üst düzeye çıkarmayı hedefleyen bir psikoloji alt dalıdır. Bu alanda spor psikologları, sporcuların motivasyon, konsantrasyon ve stres yönetimi gibi konularda güçlenmesine yardımcı olur. Mental dayanıklılığı artırmak için zihinsel canlandırma, hedef belirleme ve nefes egzersizleri gibi tekniklerden faydalanırlar.

Spor psikologları araştırmacı rolü, eğitmen rolü ve danışman rolü olarak üç farklı rolde çalışabilirler. Araştırmacı ve eğitmen rollerindeki spor psikologları genellikle üniversite gibi akademik kurumlarda çalışıyor. Danışman rolündeki spor psikologları da spor kulüpleri, federasyonlar ve bireysel sporcularla iş birliği yaparak saha çalışmalarında bulunurlar.

Spor psikolojisi yüksek lisansı yapmaya nasıl karar verdiniz ve bu alanda çalışmak isteyenlere neler önerebilirsiniz?

On sene kadar profesyonel olarak voleybol oynadım. Ancak üniversite sınavı döneminde okul ve spor dengesini iyi kuramadığım için voleybolu bırakmak zorunda kaldım. O dönemde bir spor psikoloğu ile çalışabiliyor olsaydım her şey benim için daha farklı olabilirdi. Bunu fark etmemle beraber de spor psikoloğu olmaya karar verdim zaten. Hem sporun içinde büyümem hem de psikolojiye olan ilgim ve merakım beni spor psikolojisi alanında uzmanlaşmaya yöneltti. Benim yolculuğum bu şekilde başladı.

Spor psikolojisi alanında çalışmak isteyenlere de ilk önerim, sürekli öğrenmeye ve yeni şeyleri keşfetmeye açık olmaları. Çünkü spor psikolojisi dinamik bir alan. Devamlı olarak kendinizi geliştirmeniz gerekiyor.

İkinci öneri olarak da sporu ve yaptıkları mesleği gerçekten sevmeleri gerektiğini düşünüyorum. Hafta sonu izin yapmak yerine maç gözlemleri yapmak, kimilerine zor gelebilir; ancak işini severek yapanlar için keyifli olabilir. Yaptığınız işten verim alabilmek ve sporculara da verim sağlayabilmek için de keyif almak çok önemli. Ben de bu noktada hobimi işime dönüştürdüm diyebilirim.

Spor psikolojisi yüksek lisansı hangi okullarda var ve yüksek lisans hazırlık süreci sizin için nasıl geçti, adaylara neler tavsiye edersiniz?

Türkiye’de maalesef spor psikolojisi alanında yüksek lisans programı olan çok fazla üniversite yok. Ben şu an Kadir Has Üniversitesi‘nde yüksek lisans yapıyorum. Onun dışında Marmara Üniversitesi‘nde ve Hacettepe Üniversitesi’nde spor psikolojisi alanında programlar var.

Yüksek lisans hazırlık süreci için en büyük tavsiyem, lisans döneminde alanın gerektirdiği pratik bilgi ve becerilere odaklanmaları. Çünkü teorik bilgi kadar uygulama da çok önemli. Alanda deneyim kazanmak, yüksek lisans sürecinde onları bir adım öne çıkaracaktır diye düşünüyorum.

Lisans sürecimde alanla ilgili eğitimlere ve seminerlere katıldım, literatür taramaları yaptım ve stajlar gerçekleştirdim. Bu süreçte verimli olabilmek için özen gösterdim. Bu deneyimlerimin de bana çok fayda sağladığını söyleyebilirim.

Spor psikologlarının geleceğini ulusal ve uluslararası çapta nasıl görüyorsunuz?

Ulusal düzeyde spor psikolojisi henüz daha yeni bir alan. Hala bazı spor dallarında ve kulüplerde spor psikoloğu fikrine sıcak bakılmıyor. Buna rağmen spor psikolojisi Türkiye’de de giderek daha yaygın bir hale geliyor. Özellikle büyük spor organizasyonları ve milli takımlar, psikolojik desteğin performans üzerindeki etkilerini fark ederek bu alana yatırım yapıyorlar.

Uluslararası düzeyde, spor psikolojisi çok daha yaygın bir şekilde kabul görüyor diyebilirim. Olimpiyatlar ve Dünya Kupası gibi etkinliklerde, spor psikologlarının takımlara ve sporculara sağladığı katkılar dikkat çekiyor. Bu sayede, mental dayanıklılık konusundaki farkındalık da giderek artmış durumda. Onun dışında yakından tanıdığımız birçok dünyaca ünlü sporcunun da spor psikologları ile çalıştığını ve zihinsel antrenman tekniklerini benimsediğini biliyoruz.

Dolayısıyla, uluslararası ve ulusal çapta daha geniş bir alanda kabul görmeye başlıyor. Bu durum, yaygınlaşması ve profesyonelleşmesi açısından bizler için umut verici bir tablo oluşturuyor.

Spor psikologları ile ilgili bilinen yaygın yanlış bilgiler var mı, örneğin spor psikologları terapi yapar mı? 

Evet, spor psikologları hakkında yaygın bazı yanlış anlaşılmalar var. Bunlardan biri de gerçekten spor psikologlarının terapi yapma görevini üstlendikleri inancı diyebilirim. Ancak biz, klinik psikologlardan farklı bir rol üstleniyor ve terapi yapmıyoruz. Spor psikologları olarak sporcuların zihinsel performanslarını iyileştirmek ve mental dayanıklılıklarını artırmak için çalışıyoruz, bunu da bazı psikolojik becerileri kullanarak yapıyoruz.

İkinci doğru bilinen bir yanlış ise spor psikologlarının sadece “problemli” sporcularla çalıştığı inancıdır. Performansı ile ilgili sorun yaşayan sporcularla çalışıyoruz, evet. Ancak herhangi bir sorunu olmayan, sadece daha iyi bir performans sergilemek isteyen sporcularla da çalışıyoruz. Dolayısıyla sporcular, bir spor psikoloğu ile çalışmaya karar verirken bir problem yaşamaya ihtiyaç duymaz. Zihinsel dayanıklılıklarını geliştirmek ve güçlendirmek istemeleri yeterlidir.

Son olarak da spor psikologlarının sadece profesyonel sporcularla çalıştıklarına dair bir inanç var. Spor psikologları, her seviyedeki sporcuya yardımcı olabilir. Profesyonel sporcular kadar, amatörler, genç sporcular ve hatta sporla ilgilenen bireyler de spor psikologlarından destek alabilirler.

Bir spor psikoloğu için olmazsa olmazlar nelerdir?

Bir spor psikoloğu için olmazsa olmaz sorusuna bence her spor psikoloğu deneyimlerine göre farklı cevaplar verebilir. Benim için de olmazsa olmazlara sporu sevmek, branş bilgisi ve empati yeteneği diyebilirim. Spor psikologları olarak sahada görev aldığımız için koşturmacalı ve yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Diğer alt alanlarına kıyasla bireysel seanslar dışında takım çalışmaları, antrenman gözlemleri ve maç gözlemleri yapıyoruz. Bu da ekstra vakit ve çaba gerektirdiği için sporu sevmeyen kişiler için zor olabilir.

Her spor dalının kendine özgü psikolojik gereksinimleri var. Bu noktada da branş bilgisi çok önemli bence. Spor psikoloğu, çalıştığı spor dalının kurallarına hakim olmalıdır. Bu bilgi, özellikle gözlem yaparken sahada neler olduğunu anlamak için oldukça önemlidir.

Son olarak, sporcunun saha içerisinde neler yaşadığını ve hissettiğini anlayabilmek, onlarla empati kurabilmek çok önemli. Bu durum, hem iletişimimizi güçlendirmek hem de onlara daha yararlı bir süreç sağlayabilmek adına büyük bir katkı sağlıyor. Sporcuyu anlayıp onlarla aynı dili konuşabiliyor olmak terapötik ilişkiyi de olumlu etkiliyor diyebilirim. 

Spor psikologlarının önceden aktif bir spor hayatının olmasının avantajları nelerdir?

Kesinlikle sporcuyu ve sporun getirdiği psikolojik yükü anlamak açısından büyük bir avantaj sağlıyor. Sporcular zaman zaman kendilerinin anlaşılmadığını hissedebiliyorlar. Çünkü sporcuların robot olmadığı, onların da duyguları olduğu zaman zaman unutulabiliyor. Sporun içinden gelen bir spor psikoloğu, sporcuların bu ihtiyaçlarını daha kolay anlar ve sporcu da kendisinin daha çok anlaşıldığını hisseder.

Kendimden örnek verecek olursam şu anda bir voleybol takımında çalışıyorum. Önceden profesyonel olarak voleybol oynamış olmam bu noktada bana büyük avantaj sağlıyor. Branşa dair olan bilgim ve tecrübemden dolayı sporcuların yaşadığı süreçlere aşinayım. Zamanında ben de aynı duyguları yaşadığım için, saha içinde neler hissettiklerini daha kolay bir şekilde anlayabiliyorum.

Şu konuya da bir değinmek istiyorum. Evet, önceden aktif bir spor hayatının olması spor psikologları için tabi ki bir avantajdır. Ancak bu önceden aktif bir spor hayatı olmayan kişiler spor psikoloğu olamaz demek değildir. Sporu sevip takip ediyor olmalarıyla ve yeterli branş bilgisiyle rahatlıkla bu durum dengelenebilir.

Profesyonel sporcuların en çok desteğe ihtiyaç duydukları konular ve aşamalar nelerdir?

Profesyonel sporcuların desteğe ihtiyaç duyduğu konular ve aşamalar, bireysel farklılıklarına ve kariyer dönemlerine göre değişebiliyor. Örneğin genç sporcular, performans kaygısından ve profesyonel lig seviyesine adaptasyon sağlayamadıklarında desteğe ihtiyaç duyabiliyorlar. Öte yandan kariyerini sonlandırmayı düşünen sporcular da, gelecekle ilgili belirsizlikler gibi duygusal zorluklarla karşılaştıklarında desteğe ihtiyaç duyabiliyorlar.

Sakatlık sonrası psikolojik destek de spor psikologlarının en çok çalıştığı konulardan birisi. Sakatlıklar, profesyonel sporcular için yıpratıcı bir süreç olabiliyor. Bu nedenle sakatlık sonrası destek almak hem iyileşme sürecini hızlandırmak ve hem de süreci sağlıklı bir şekilde yönetmek için son derece önemli.

Bunların dışında da sporcuların motivasyon eksikliği, düşük özgüven, konsantrasyon eksikliği veya stres yönetimi gibi konulardan desteğe ihtiyaç duyduklarını söyleyebilirim.

Spor psikolojisi ile ilgili önerebileceğiniz kitaplar ya da filmler var mı? 

“Phil Jackson-Ruhunu Arayan Takım”, “Shaquille O’neal-Benim Hikayem” ve “Andre Agassi-Açık” kitaplarını spor psikolojisi alanına ilgi duyan herkesin okumasını tavsiye ederim. Çünkü sporun sadece fiziksel değil, aynı zamanda zihinsel ve duygusal bir yolculuk olduğunu etkileyici bir şekilde ortaya koyuyor. Film olarak “Coach Carter” ve “The Miracle” tavsiye ederim. Gerçekten spor psikolojisi ve motivasyon açısından ilham verici filmler. Bonus olarak da bir dizi ekleyeyim. “The Last Dance” zaten bir klasik, hem psikolojik hem de takım dinamiklerini çok iyi işliyor. 

Bu keyifli röportaj için Ayşe Sena Özcan’a çok teşekkür ederiz.

*Bu yazı Psikoloji Ağı editörlerinden Büşra Arslan tarafından Psikoloji Ağı Yayın İlkelerine göre düzenlenmiştir.

 

Bir yorum yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir