Namıdiğer “The Professional” filmi her biri birbirinden profesyonel oyuncuların son derece muazzam performansını içerse de filmi unutulmaz yapan asıl oyuncu, Mathilda karakterini canlandıran Natalie Portman’dır. Öyle ki o henüz 12 yaşında olmasına rağmen üstlendiği rolle izleyen herkesi büyülemiştir. Elbette ki sinema tarihinin kilometre taşlarından olan film, Portman’ın bu büyüleyici oyunculuğuyla akıllara gelse de aynı zamanda hemen hemen filmi izleyen herkesin sorduğu şu soruyu da akıllara getirir: Portman’ın yaşı bu rol için uygun muydu?
Bu sorunun cevabının, 1990’lı yıllardaki çocuğa verilen değerde gizli olduğunu düşünüyorum. Söz konusu değeri anlamayabilmenin anahtarı da üstlenilen rolde gizli.
Filmin çekildiği dönemdeki çocuğun değerinin ve çocukluk çağına verilen önemin günümüzdekinden farklı olduğunu 12 yaşındaki Portman’ın canlandırdığı karakterden anlayabiliriz. Nitekim Mathilda karakteri, günümüzdeki çocuk oyuncuların canlandırdığı karakterlere göre oldukça fazla madde kullanımı, şiddet davranışları ve cinsellik içermektedir. Bu kapsamda söz konusu filmi incelerken günümüz değerleriyle değil de o dönemin zihniyetiyle incelemek gerekmektedir. Tabii ki şunu da belirtmek isterim: Portman’ın son derece gerçekçi oynadığı Mathilda karakterinin, onu doğrudan kötü etkileyebileceğini iddia etmek hatalı olabilir; fakat Portman’ı, Harvard’da psikoloji okumaya yönlendirebilecek bazı etkiler bırakmış olabileceğinden bahsedebiliriz.
Analize Giriş
Analizin tek odak noktasının Mathilda olmasının temel sebebi Portman’ın büyüleyici performansından ziyade filmi izleyecek ve izlemiş olan herkese Mathilda ile ilgili farklı bir bakış açısı kazandırmaktır. DSM’den tanı alması gerekenin 11 yaşındaki bir kız çocuğu olmadığını aslında tanıyı, onun sosyal çevresinin alması gerektiğidir.
Mathilda’yı analiz etmeden önce, onun aile hayatına yönelik birtakım çıkarımlar yapmalıyız. Çünkü onun öyküsünün şekillenmesinde, yetişkinlerin rol aldığını görmekteyiz. Ailesine göre Mathilda; bir işe yaramayan, sadece çizgi film izleyerek huzursuzluk çıkaran “problemli” bir çocuktur. Hatta ailesi, onu bazı sorunları olduğu gerekçesiyle özel okula yazdırmış ama o, okula devam etmemiştir. Tüm bunların gösterdiği şey onun, aile sistemi içerisinde “günah keçisi” olarak seçildiğidir. Ailedeki bir bireyin (genellikle çocuğun) ailedeki her türlü sorunun kaynağı olarak görülmesi anlamındaki bu kavram, çocuklar için risk faktörlerinden biridir (Dinleyici ve Şahin Dağlı, 2016). Bu risk faktörü yüksek otorite, düşük ilginin olduğu işlevsel olmayan otoriter ebeveynlik stiliyle birleştiğinde Mathilda’nın duygularında, düşüncelerinde ve davranışlarında birtakım farklılıklara yol açmıştır.
Söz konusu farklılıkların psikopatolojiden kaynaklanıp kaynaklanmadığına karar vermek için daha kapsamlı öyküye ihtiyaç vardır. Dolayısıyla ona, doğrudan psikopatoloji tanısı koymak doğru olmayacaktır. Tanı koymak için acele edilmemesinin diğer gerekçesi o yaşlardaki birinin davranışlarının temel belirleyicisinin, aile yaşamı ve sosyal çevresi olmasıdır. Diğer bir gerekçeyse ailesinin ve çevresinin gelişimsel psikopatoloji açısından risk faktörü sayılacak her türlü faktöre sahip olmasına rağmen, kendi durumunun farkında olmasına ve mantıksal açıdan girdiği diyaloglara bakarak, kendini başarı ile korumuş egonun varlığından söz edebilecek olmamızdır. Yine de Mathilda’da normallik endişelerini ortaya çıkaran madde kullanımı, yaşça büyük birine aşkı, cinsellik, şiddet davranışları ve intikam alma isteği gibi durumları incelemeliyiz.
Yakından Bakış
• Mathilda’nın madde kullanması normal mi?
Sosyal Öğrenme Kuramı’na göre çocuk çevresini gözler, öğrenir sonra da öğrendiklerini sergiler (Bayrakcı, 2007). Mathilda’nın çevresinde alkol, sigara gibi maddelerin kullanımı oldukça yaygındır. Düşük sosyoekonomik düzeyde bir mahallede yaşadıklarını ve ailesindeki madde kullanımını da düşünürsek madde kullanmaya yönelik eğiliminin, öğrenilmiş edimlerden kaynaklandığını söyleyebiliriz. Bu görüşümü, Kohelberg ahlaki gelişim aşamaları ile destekleyebilirim. Geleneksel düzeyde kişilerarası uyum aşamasında olan Mathilda için norma uyma esastır (Çifçi, 2003) ve norm madde kullanmaktadır. Leon’un sigara içmemesi ve Mathilda’nın da ilerleyen sahnelerde sigara içmemesi (norm değişti) bunun diğer kanıtıdır.
• Peki ya Leon’a olan Aşkı?
Leon’un ona iyi davranması, onu sevmesi ve sahiplenmesi; şiddete maruz kalmış, ailesi katledilmiş biri için oldukça değerlidir. Çünkü bu durum, onun aynı zamanda sevgiyle tanışmasıdır. Piaget’in Bilişsel Gelişim Kuramı’na göre 12 yaşında gelişmeye başlayan tümevarımsal düşünce, Mathilda’nın Leon’a duyduğu aşkın kısmen de olsa açıklayıcısıdır (Budak, Gençtanırım Kurt, Kula,2018). Birbirine aşık olan iki insan birbirine hediye alır, birbirini korur ve sever. Leon ile ilişkisi bu durumları içerdiğine göre, onların aşk yaşamasında bir engel yoktur. Hatta cinsel ilişkileri de olmalıdır. Çünkü ebeveynlerinin cinsel yaşamına tanıklık etmesi, ablasının yetişkin içerikli dergilerini okuması onda bu beklentiyi doğurmuştur.
• Peki ya şiddet davranışlar, silah kullanımı?
Bu soruya geçmeden önce Mathilda’nın çevresine tekrar dönmeliyiz. Kötü koşullara sahip sosyal çevrede büyüdüğünü ve ailesinden de şiddet gördüğünü hatırlasak şiddettin günlük yaşamının bir parçası olduğunu görebiliriz. Sosyal Öğrenme Kuramı’nı göz önüne alırsak onun şiddet davranışlarını öğrenilmiş edimlerin tekrarlanması olarak değerlendirebiliriz (Ayrıca bkz: Bandura Saldırganlık Deneyi). Bu noktada saldırganlık denencesini de hatırlamalıyız. Denenceye göre, engellemeler saldırganlık enerjisi doğurur ve bu enerjinin, saldırganlık eşiğini geçmesi ile saldırgan davranış ortaya çıkar (Taylor, Peplau ve Sears, 2003). Mathilda’nın, ailesinin katledilişinden sonra tek başına kalması, travmatik yaşantıları, Leon’un onu ret etmesine bağlı olarak gidecek yerinin olmaması ve onu öldürmek isteyen silahlı insanların olduğunu bilmesi (Freud’a göre saldırganlık ölüm iç güdüsünün sonucudur (Aktaran: Evcin, 2010).) onda yeterli saldırganlık enerjisinin oluşmasına neden oluyor ve saldırganlık enerjisinin, eşiği geçmesi ile katarsis durumunu yani silahı alıp ateş etme davranışını görüyoruz. Daha sonraki şiddet davranışları Leon’un desteği ve yönlendirmesi sonucunda oluştuğu için tek başına Mathilda’ya yüklenemez (Ayrıca bknz: Milgram- Otoriteye İtaat Deneyi).
• Peki, 12 yaşındaki bir çocuğun birilerini öldürmek istemesi normal mi?
Burada da Piaget’in gelişim kuramına değinmek gerekiyor. Kurama dikkatlice baktığımızda dönemler arasında keskin geçişler olmadığını, o yaş aralığındaki becerilerin zamanla geliştiğini görüyoruz. Yani 11 yaşında, somut işlem dönemindeki bir çocuk 12 yaşına geldiğinde birden soyut düşünme yetisini geliştirmiyor. Dolayısıyla somut işlem döneminin sonunda bile 1’e 1 karşılıklı ilkesi mevcuttur. O halde ailesini öldüren kişinin de ölmesi gerekiyor diyebiliriz. Sonuçta henüz ölüm gibi soyut kavramları tam olarak anlamlandıramadığı için birini öldürmenin vicdani boyutunu düşünmede güçlük çekmesi de doğaldır. Ayrıca intikam, herkesin her yaşta yaşayabileceği bir duygudur.
Sonuç
Elbette ki her kötü koşullara sahip sosyal çevrede büyümüş veya istismara uğramış çocuk Mathilda’nınkine benzer bir profil geliştirmiyor. Bu gelişimin yönünü tayin eden temel belirleyiciler, kişinin risk faktörlerine olan yatkınlığı ve sahip olduğu koruyucu faktörlerdir. Yine de Mathilda’da görmekte olduğumuz bu farklılıklar, yaşadığı toplumsal çevrenin ürünüdür. Nitekim onun çevresinde normal kavramı, anormaldir.
Kaynakça
Bayrakcı, M. (2007). Sosyal Öğrenme Kuramı ve Eğitimde Uygulanması. Saü Eğitim Fakültesi Dergisi, 14, 198-210.
Budak, Y., Gençtanırım Kurt, D., & Kula, S.S (2018). Bilişsel Gelişimde Farklı Bir Görüş Geliştiren Henry Wallon ve Jean Pıaget’nin Görüşlerinin Karşılaştırılmalı Olarak İncelenmesi. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 48, 415-436.
Çiftçi, N. (2003). Kohlberg’in Bilişsel Ahlak Gelişimi Teorisi: Ahlak ve Demokrasi Eğitimi. Değerler Eğitimi Dergisi, 1 (1), 43-77.
Dinleyici M., &Şahin Dağlı F. (2016) Duygusal İhmal, İstismar ve Çocuk Hekiminin Rolü. Osmangazi Tıp Dergisi/Osmangazi Journal of Medicine, Mayıs/May, 2016;38 (2), 18-27 DOI: http://dx.doi.org/10.20515/otd.20235
Evcin, S. (2010). Bilgisayar Oyunlarının İlköğretim İkincikademe Öğrencilerinin Saldırganlık Eğilimine Etkisinin İncelenmesi. (Yüksek lisans tezi). Erişim Adresi: https://tez.yok.gov.tr/
Taylor, S. E., Peplau, L. A., & ve Sears, D. O. (2003). On üçüncü Bölüm: Saldırganlık “Sosyal Psikoloji, çev.” (2.Baskı) Ali Dönmez, İmge Kitabevi Yayınları: Ankara.
*Bu yazı Psikoloji Ağı editörleri tarafından Psikoloji Ağı Yayın İlkelerine göre düzenlemiştir.