Hafızanıza Ne Kadar Güvenmelisiniz?

Hiç araba kazasına şahit oldunuz mu? Olduysanız kazayı detaylarıyla anlatabilir misiniz? İlk okul gününüzü hatırlıyor musunuz? İlk konserinizi, ilk sevgilinizi, ilk sınavınızı, ilk uzun yolculuğunuzu… Peki hatırladığınız anılara hiç tereddütle yaklaştınız mı? Eğer yaklaşmadıysanız, bir kere daha düşünmelisiniz. Bilgiyi kayıt eden, kodlayan, saklayan, düzenleyen ve hatırlayan kabiliyete bellek denir. Bellek, bilgiyi pasif bir şekilde muhafaza...

Hiç araba kazasına şahit oldunuz mu? Olduysanız kazayı detaylarıyla anlatabilir misiniz? İlk okul gününüzü hatırlıyor musunuz? İlk konserinizi, ilk sevgilinizi, ilk sınavınızı, ilk uzun yolculuğunuzu… Peki hatırladığınız anılara hiç tereddütle yaklaştınız mı? Eğer yaklaşmadıysanız, bir kere daha düşünmelisiniz.

Bilgiyi kayıt eden, kodlayan, saklayan, düzenleyen ve hatırlayan kabiliyete bellek denir. Bellek, bilgiyi pasif bir şekilde muhafaza etmez, aktif bir biçimde bilgiyi işler. Her öğrendiğimiz yeni şey, hafızamızda yer edinmeye çalışır ve bunu yaparken eski bilgiyle iletişime girer. Bu iletişim sırasında bazen eski bilgiyi değiştirir yani bellek bilgiyi farklı kombinasyonlarda değiştirebilir. Bu fenomeni araştıran birçok deney yapılmıştır fakat şüphesiz hafızanın kurgusu denilince akla gelen en ünlü isim Elizabeth Loftus‘dur.

Elizabeth Loftus, yanlış anılar üzerine çalışan Amerikalı bir bilişsel psikolog. Loftus, çalışmalarına Steve Titus isimli restoran müdürünün adli vakasından esinlenerek başlar. Araştırmalarının ilham kaynağı olan olayı şu sözlerle anlatır; “Titus, evlenmek istediği sevgilisi Gretchen ile bir akşam yemeğine çıkar. Eve dönmek üzere yoldadırlar ve bir polis memuru tarafından kenara çekilirler. Titus’un arabası o akşam kadın otostopçuya tecavüz eden adamın arabasıyla benzerlik taşımaktadır. Ve Titus da tecavüzcüyü biraz andırmaktadır. Bu yüzden polis memurları Titus’un fotoğrafını çekip onu zanlı tehşis odasına koyarlar… Tecavüz mağduru kürsüye geçer ve “Tecavüzcünün bu adam olduğundan kesinlikle eminim.” der ve Titus suçlu bulunur.”

Bunun gibi nice olaylar Loftus’un sahte anılar üzerine yoğunlaşmasını sağlar ve 1970’den beri bu alanda araştırma yürütmeye başlar. Katılımcılara birçok kaza simülasyonu gösterilir ve neler hatırladıkları ile ilgili sorular sorulur. Deneyin bir bölümünde iki farklı gruba aynı kaza karesindeki iki arabanın hızını tahmin etmeleri istenir. Soru iki gruba farklı fiillerle sorulur. Bir grup arabaların birbirine çarpıştığında(hit) sahip oldukları hızı; diğer grup ise arabaların şiddetle birbirine girdiğinde(smash into) sahip oldukları hızı tahmin etmelerini ister. Katılımcılar, “smash into” fiili kullanıldığında arabaların daha hızlı olduğu yönünde bir tahminde bulunurlar(Loftus, 1974). Loftus’un bu araştırması gerçek hayata uygulanabilirlik açışından eleştiri toplar. Eleştiriler, katılımcıların stres altında olmadığı ve belki de dikkatli cevap vermedikleri yönündedir. Bunun için Loftus farklı bir araştırma yürütür.

Katılımcıların birebir stresi deneyimleyebileceği bir düzenek oluşturulur. Düzenekte katılımcılar askerlerdir ve otuz dakika boyunca ağır bir dille sorguya çekildiklerinde nasıl bir ortamla karşılaşacaklarıyla ilgili bir eğitim alırlar. Sorgunun ardından katılımcılardan sorguyu gerçekleştiren kişinin kimliğini resim aracılığıyla tanımlaması istenir. Katılımcıların %85’i, üstü kapalı bir şekilde sorgulayan kişinin kimliği hakkında yanıltıcı ayrıntılar verildiğinde, ayrıntılar doğrultusunda sorguyla alakası olmayan kişiyi seçerler.
Bellek bir kayıt cihazı değildir, belleğimiz yapıcıdır yani yeniden kurgulanabilir. Loftus belleği Wikipedia sayfasına benzetir. Var olan bilgiyi sadece özne değiştirmez, diğer insanlar da girip değiştirebilir (Loftus, 2013).
Tüm bu çalışmalar bizi bu konuda ilk tezi ortaya koyan Barlett’e götürür. Bartlett’in şema teorisine göre; anılar sahip olduğumuz eski bilgilerden etkilenebilir (Bartlett, 1932). Loftus’un çalışmaları sayesinde aktif belleğin sadece eski anılar değil, farklı detaylarla da değişebileceğini görmüş oluruz.
Aklımıza getirmeye çalıştığımız anılar bir kaydı izlermiş gibi değil de birçok anının kolektif bütünüyle hatırlanır. Bir anı eski anılarla, ilgili duygularla, mekanlarla v.b. ortak özelliklerle iletişime girerek hatırlanır. Yazının başında sorduğum soruları örnek aldığımızda; bulunduğunuz bir kaza ile izlediğiniz bir kazanın hatta dinlediğiniz bir kazanın iletişime girip ana hatırayı değiştirmesi olasıdır. Sizce bu durumda anılarınıza emin bir şekilde bağlı kalmak sağlıklı mıdır?


Kaynakça

Bartlett, F. C. 1932. Remembering. Cambridge, Eng.: Cambridge University Press.

Loftus, E. F., & Palmer, J. C. (1974). Reconstruction of automobile destruction: An example of the interaction between language and memory. Journal of verbal learning and verbal behavior13(5), 585-589.

*Bu yazı Psikoloji Ağı editörleri tarafından Psikoloji Ağı Yayın İlkelerine göre düzenlemiştir.


Psikoloji Öğrencisi

Bir yorum yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir