Evrensel Bir Sorun: Akran Zorbalığı

J.J Rousseau'nun şöyle bir sözü vardır: "Doğa çocuğa adam olmadan önce, çocuk olmayı buyurur." Peki ya bu geçişte alınan her darbe yetişkinliğe eklenen bir gölge değil midir?

Son zamanlarda “Akran Zorbalığı” tüm dünyada ayrıntılı olarak ele alınan sorunlardan biridir. Belki de her gün çocuklarımızın, kardeşlerimizin maruz kaldığı ya da maruz bıraktıkları ve bizim bilmediğimiz, duymadığımız, haberdar olamadığımız bir durumdur. Araştırmalara bakıldığında anaokulundan liseye kadar olan okul dönemlerinin tümünde yaklaşık %10–20 arasında rastlandığı görülmektedir (Pekel – Uludağlı ve Uçanok, 2005).  Zorbalık, saldırganlığın bir alt türüdür; psikolojik, fiziksel ve sosyal olarak uygulanabilir.

Akran zorbalığını ayırt etmede üç kriter önem taşır; herhangi bir kışkırtma sonucunda ortaya çıkmaz, zaman içinde tekrarlanır ve akran zorbalığı gösteren çocuk, hedef çocuğa göre daha güçlüdür ya da daha güçlü olarak algılanır (Berger ve Thompson, 1998; Boulton ve Underwood, 1992; Rigby, 2002; Ross, 1996).

Çocuklar, oyun aracılığıyla kendilerini ifade ederler. Öfkelerini, sevinçlerini, sorunlarını oyunlarının içerisine yüklerler ve oyun oynarken de zorbalık gösterebilir ya da zorbalığa maruz kalabilirler.

Çocuklar, oyun aracılığıyla kendilerini ifade ederler. Öfkelerini, sevinçlerini, sorunlarını oyunlarının içerisine yüklerler ve oyun oynarken de zorbalık gösterebilir ya da zorbalığa maruz kalabilirler. Oyunlar içerisinde dışlama, sözel olarak alay etme, şakalaşma gibi durumlar ile iletişim kurduklarını sanırlarken bu durum bir yerden sonra rahatsız edici boyutlara ulaşabilir. Fakat çocuklar, tüm bu yaptıklarının karşısındaki için ne tür sonuçlara yol açabileceğinin farkında olmadan hareket etmektedirler.  Şakalaşma, oyun olarak gözüken bir durumken zorbalığa maruz kalan çocuk için artık oyun değildir. Akran zorbalığının sürekliliğine dikkat ettiğimizde, sosyal psikolojide de rastladığımız “sorumluluğun yayılması” kavramı ortaya çıkmaktadır. Çocuklar kötü bir davranışı bir arada yaptıklarında yaptıkları şeylerden sorumluluk hissetmezler. Tek başınayken söyleyemediklerini, yapamadıkları davranışları, bir aradayken daha kolay yapar ya da birbirlerini teşvik ederler. Başkasına kötü davranıldığını görüp susanlar da sorumluluğun yayılması etkisiyle yardım etmeye daha az meyil edebilirler. Bu etkiyle birlikte zorbalığa maruz kalan çocuk, kendini daha da yalnız hissederek içine kapanabilir.

Akran zorbalığına uğrayan çocuk zamanla kendini psikolojik olarak daha kötü hissedebilmekte, depresif semptomlar gösterebilmekte, içe kapanabilmekte ve fiziksel şikayetler (karın ağrısı, boğaz ağrısı, mide bulantısı vb.) geliştirebilmektedir. Örneğin çocuk, okulda arkadaşlarından zorbalığa maruz kaldıkça okula gitmek istemeyebilir, farkında olmadan içine kapanabilir ve bunun üzerine fiziksel şikayetler eklenerek karın ağrısı gibi şikayetler ile ebeveynlerine yakınabilir. Çocuklara baktığımızda yakındıkları şeyler bize önemsiz gibi görünse de altında yatan sebepler genel olarak çok daha ciddi boyutlarda çıkabilmektedir. Araştırmalara baktığımızda, Ladd ve arkadaşları (1997), sürekli olarak akran zorbalığına hedef olan çocukların okula gitmek istemediklerini, akran zorbalığına hedef olma ve okuldan hoşlanma arasında olumsuz bir ilişki olduğunu belirtmiştir. Yapılan araştırmalarda akran zorbalığına hedef olan çocukların, diğer çocuklara göre daha düşük akademik başarıya sahip oldukları, aynı zamanda kendilerini de akademik açıdan yetersiz hissettikleri ortaya konmuştur (Andreou, 2000; Austin ve Joseph, 1996; Schwartz, 2000; Schwartz ve ark., 2001).

Akran zorbalığı çocuklar tarafından açıkça ifade edilemeyebilir, ancak bir şekilde çocuğun davranışlarında kendini gösterebilmektedir. Bu durumda ise aileler akran zorbalığı konusunda bilinçlenmeli ve çocuklarını da bu doğrultuda bilinçlendirmelidir. Sadece zorbalık davranışı uygulamaması değil, sorun yaşayan bir arkadaşına duygularını anlayarak ve hissederek yardım edebilmesi de çocuk için önemlidir. Çocuk; hissederek, deneyimleyerek, model alarak büyür. Bu yolda ona doğruyu, yanlışı, iyiyi ve kötüyü sunmak ise ebeveynlerine kalan bir seçenektir. Çünkü sevgiyi, iyiyi ve doğruyu sulayan karşılığında bunun meyvelerinin yetiştiği bir ağaca erişir.


Kaynakça

Uludağlı, P. N. & Uçanok, Z. (2005) Akran Zorbalığı Gruplarından Yalnızlık ve Akademik Başarı ile Sosyometrik Statüye Göre Zorba/Kurban Davranış Türleri. Türk Psikoloji Dergisi,  20 (56), 77-92.

Bulut, S. (2018, 19 Şubat) Küçük Çocuklarda Akran Zorbalığı ve Zorbalığa Maruz Kalma. TRT Çocuk Ebeveyn Akademisi. http://www.trtcocuk.net.tr

*Bu yazı Psikoloji Ağı editörleri tarafından Psikoloji Ağı Yayın İlkelerine göre düzenlemiştir.


Eğitim: Ufuk Üniversitesi | Psikoloji Mezunu Deneyim: Boylam Psikiyatri Hastanesi - Staj Mizmer Psikolojik Danışmanlık Merkezi - Staj Özel Eğitim ve Rehabilitasyon | Psikolog (Ekim2018-Haziran2019)

Bir yorum yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir