Kanser Hastalarında Sanat Terapisi

Sanat Terapisi ve Sanat Terapisinin Tarihi Sanat, insanlığın ilk çağlarından beri hayatın içinde olmuştur ve düğün, ölüm, hasat gibi çeşitli törenlerde kullanılmıştır. Örneğin; ilk çağ insanı resim çizerek, dans ederek, çeşitli aletlerle müzik yaparak sanatı hayatlarının içinde tutmuşlardır (Karadağ ve Uğur, 2015). Sanat terapisi terim olarak kullanılmasa da İbn-i Sina’da ve Osmanlı devletinde görülmüştür. Osmanlı...

Sanat Terapisi ve Sanat Terapisinin Tarihi

Sanat, insanlığın ilk çağlarından beri hayatın içinde olmuştur ve düğün, ölüm, hasat gibi çeşitli törenlerde kullanılmıştır. Örneğin; ilk çağ insanı resim çizerek, dans ederek, çeşitli aletlerle müzik yaparak sanatı hayatlarının içinde tutmuşlardır (Karadağ ve Uğur, 2015). Sanat terapisi terim olarak kullanılmasa da İbn-i Sina’da ve Osmanlı devletinde görülmüştür. Osmanlı devletinde, müzik fizyolojik acılar için hafifletici bir unsur olarak kullanılmıştır ve yararları gözlemlenmiştir (Bilgin, Kırca ve Özdoğan, 2018). Terim olarak ise 1942 yılında Adrian Hill kullanmış, tüberküloz hastalarının anksiyete ve travmalarını dışavurmak için sanatı kullanabileceğini keşfetmiştir. 1978 yılından itibaren de kanser hastaları için kullanılmaya başlanmıştır (Karadağ ve Uğur, 2015). Sanat terapisi, çeşitli sanat materyallerinin kullanıldığı, geleneksel psikoterapötik teknikler ile birleşen, dışavurumcu olan; bireyde olumlu gelişmeler sağlamak, kaygıyı azaltmak, kendini ifade etmesini sağlamak, öz benliğinin farkındalığını artırmak için kullanılan bir terapi çeşididir (Aydın, 2012; Karadağ ve Uğur, 2015).

Kanser Hastaları ve Sanat TerapisiKanser Hastaları ve Sanat Terapisi

Kişinin ruhsal, sosyal ve bedensel olarak ayırt edici özellikleri ne olursa olsun, hastalık tanısı ile karşı karşıya kalmak kişinin yaşam dengesini bozacak, onu engelleyecek ve duygusal travmalara neden olacak sonuçlar doğurur. Bu süreçte geçmişte olan problem çözme becerileri de etkisizleşir ve hastanın durumun üstesinden gelmesi çok zorlaşır (Karadağ ve Uğur, 2015). Kanser tanısı ile karşı karşıya kalmak, hastada ciddi sorunlara ve karamsar hislere yol açar ve genellikle hasta bunları dışa vuramaz. Hastalık ve hastanede geçecek olan süre kişinin sosyal ve aktif hayatını, üretkenliğini, başarılarını ve benliğini etkiler ve bu süreç uzundur (Borgmann, 2002).

Kanser hastaları; ağrı, acı, anksiyete, mide bulantısı, kusma gibi hem fiziksel hem de psikolojik semptomlarla savaşmak, yaşam kalitesini artırmak ve kendi benliklerini korumak amacıyla fiziksel tedavinin yanında sanat terapisi gibi psikolojik tedavilere de başvurmaktadırlar. Sanat terapisi ile hastalar sözel olmayan iletişim yolları ile kendilerini ve duygularını ifade etmeleri sağlanır (Karadağ ve Uğur, 2015). Sanat terapisi; beynin orta kısmını, limbik sistemi ve beyin zarını pozitif şekilde etkiler ve hastanın hastalık hakkındaki bilincini, farkındalığını arttırır, bu kanser hastaları için çok önemli bir noktadır (Bilgin, Kırca ve Özdoğan, 2018). Yapılan çalışmalarda, sanat terapisi uygulanan kanser hastalarının fiziksel ağrı semptomlarının azaldığı, sosyal olarak olumlu etkilendiği, anksiyetenin azaldığı belirlenmiştir, hastalar kendilerini daha güçlü ve özbenliğine daha saygılı olarak tanımlamış, iletişiminin ve sosyal çevresinin geliştiğini söylemişlerdir (Karadağ ve Uğur, 2015).

Vaka Çalışmaları

Borgmann’ın yaptığı çalışmada, Tess, 42 yaşında ve üçüncü aşamada olan yumurtalık kanseri teşhisi konulmuş bir birey, aynı zamanda rahim aldırma ameliyatı geçirdi. O, kanser ile hiç beklemediği bir anda karşılaştı, teşhis konulduğu sıralar da taşınmaya çalışıyordu. Hayatındaki bu değişimler onu büyük bir stres içine soktu hatta doktoru ile fikir ayrılığına düştü ve agresif davranışları yüzünden başka bir onkoloji servisine sevk edildi (Borgmann, 2002). Tess, sanat terapisine geldiği sırada 3. kemoterapisindeydi. Saçlarını kaybetmişti ve peruk takıyordu.

Terapi seanslarının birinde, pastel boyalar ile soyut bir nesne yapılması istendi ama bu onun hoşuna gitmedi. Terapi sonunda bunu yapmanın onun için zor olduğunu ama sadece bir anlığına kendi durumunu unuttuğunu söyledi (Borgmann, 2002). Daha sonra ondan şu anki durumunu anlatan bir harita yaratması istendi. Yaptığı haritada otobanda bir araba, bir uçak, erkek arkadaşı, apartmanı, işi, Kaliforniya’daki arkadaşları ve ailesi, hastane yatağı vardı. Kağıdın sağ üst köşesine uzun saçlı portresini çizmişti. Bir diğer seansta, geçmiş, şimdi ve geleceği temsil eden bir köprü çizilmesi istendi. Geçmişi siyah, geleceği yeşil olarak boyadı ve ortadaki mavi nehir bu iki bölümü ayırıyordu. Nehrin üzerine sallanan bir köprü çizmiş, köprüye kayaları ve kendi figürünü yerleştirmişti (Borgmann, 2002).

Tess, ilk başlarda kanserden ve önündeki süreçten kaçtığını ve onunla yüzleşmediğini söylemişti. Terapi sonunda her şeyi açıkça kabullendiğini ve teşhis üzerinde durduğunu belirtti.Sanat ona hastalığını kabul ettirdi, terapi ile süreci kabullendi ve benliğine ulaştı. Hatta harita resmi ile hayatındaki yolculuğu yansıttı (Borgmann, 2002).

kanser ve sanat terapisi

Kanser nesnel bir gerçeklik olmasına rağmen, onunla ilgili bir şeyler yaratırken öznel olarak kendini gösterebiliyor. Sanat terapisi bunu sağlıyor, hasta kanser ile ilgili kendi öznel düşünceleri ile yarattığı şeyi şekillendiriyor. Örneğin, grup terapilerinde herkes kendi deneyimleri kendi edinimleri ile farklı şeyler üretiyorlar ve bu grup terapilerinde kısa sürede kaynaşma sağlıyor (Aydın, 2012).

‘‘Bir hasta kanserini tüm vücudunu dolaşıp yiyen ağzı ve gözleri olan küçük küçük canavarlar olarak, biri yılan olarak, biri dikenli bir yapı olarak diğeri su kesesi olarak ortaya çıkarmış ve anlatmıştır’’ (Aydın, 2012).

Sonuç

Sanat terapisi sayesinde, hastalar kendilerini daha iyi ifade edecek, yaratıcılıklarını kullanacak bir çeşit iletişim aracı olacak şeylerle tanışıyorlar. Terapi, onların fiziksel ve mental hayatlarını dengede tutmalarını sağlıyor ve onları psikolojik açıdan iyi hissettiriyor (Bilgin, Kırca, & Özdoğan, 2018). Dışarıdan onları gözleyen kişi, onların içindeki çatışmayı görebiliyor. Bir yandan hastalık ve acıyla savaşırken bir yandan küçük çocuklar gibi eğlenip, mutlu oluyorlar (Aydın, 2012). Yapılan çalışmalar ile birlikte, sanat terapisinin kanser semptomlarını, yorgunluk ve anksiyeteyi azaltırken psikososyal süreci olumlu etkilediğini görmekteyiz (Karadağ & Uğur, 2015).

Tüm bunlara bakıldığında sanat terapisinin kanser hastalarını hem fiziksel hem psikolojik olarak olumlu yönde etkilediğini görüyoruz. Kanser hastalarının fiziksel süreci kadar psikolojik sürecide iyi gözlemlenmeli ve desteklenmelidir. Ayrıca terapi sadece hasta için değil hasta yakınlarının da içinde bulunduğu bu zor süreç için onlara yardımcı olacaktır.


Kaynakça 

 Aydın, B. (2012). Tıbbi sanat terapisi. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar , 69-83.

Bilgin, E., Kırca, Ö., & Özdoğan, M. (2018). Art therapies in cancer-A non-negligible beauty and benefit. Journal of Oncological Sciences, 47-48.

Borgmann, E. (2002). Art therapy with three woman diagnosed with cancer. The Arts in Psychotherapy , 245-251.

Karadağ, E., ve Uğur, Ö. (2015). Kanserli hastalarda çok konuşulmayan bir uygulama: Sanat terapisi. DEUHFED, 142-144.

*Bu yazı Psikoloji Ağı editörleri tarafından Psikoloji Ağı Yayın İlkelerine göre düzenlemiştir.

Bir yorum yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir