Ne zaman kötü bir haberle veya geçinmesi zor bir insanla karşılaşsak ya da büyük bir düş kırıklığına uğrasak aşırı tepki gösterip olayı olduğundan daha büyük bir hale getirir, sadece bu duruma sımsıkı yapışırız. Bu da doğaldır ki yaşamın yalnızca olumsuz yönlerine odaklanmayla sonuçlanır. Psikolojinin en önemli kişilerinden biri olan ve ilk psikoloji laboratuvarını kuran William James’in, bir sözü bu konuyu özetliyor:
”Çoğumuzun davranışını, sonu bize yaramayacak olan alışkanlıklar belirler.”
Huzurlu Olmak İstiyorsanız, Ufak Şeyleri Dert Etmeyin kitabının yazarı Dr. Richard Carlson bu kitabı hayatında yaşadığı bir olay sonucu yazmaya karar verir. Yabancı bir yayıncı Carlson’ın ”Yine İyi Hissedebilirsiniz” adlı kitabı için ünlü yazar Dr. Dyer’den bir tanıtım yazısı almasını rica eder. Carlson da kendisinin bir önceki kitabı için böyle bir şey yazmış olduğunu ancak yine bunu yapıp yapmayacağından emin olmadığını belirtir bunun üzerine bir kez daha deneyeceğini vurgular. Richard Carlson kitabına tanıtım yazısı yazması için kendisine bir rica mektubu yazar ancak ünlü yazardan bir haber gelmez. Carlson da ya kendisinin çok yoğun olduğunu ya da bir tanıtım yazısı daha yazmak istemediğini düşünür. 6 ay sonra kendi kitabının yabancı basımından bir baskı eline geçer ve ön kapağında Dr. Dyer’in önceki kitabı için yazmış olduğu tanıtım yazısı durmaktadır. Tabii ki Carlson bunu görünce deliye döner, çok utanır ve uyarmasına karşın böyle bir şey yapan yayıncılara da ateş püskürür. Hemen Dr. Dyer’a özür dilediğini belirten, sorunun giderilmesi için gerekli işlemi hemen başlatacağını belirten bir mektup daha yazar ve 1 hafta sonra şöyle bir yanıt gelir:
‘‘Richard, uyum içinde yaşamak için iki kural vardır.
1. Ufak şeyleri dert etme.
2. Hepsi de ufak şeylerdir.
Bırak tanıtım yazısı kalsın. Sevgiler.”
Bu olay sonucu, Amerika’ da ilk kez bir yılda 5.7 milyon satan, ”New York Times Bestseller” listesinde 100 haftayı aşkın bir süre yerini korumuş, 135 ülkede ve 35 dilde yayınlanmakla birlikte USA Today’de 2 yıl art arda en çok satan kitap ortaya çıkmıştır. Dr. Richard kitabında 100 temel stratejiden söz etmektedir. Bunların hepsi de hayatımızı olduğundan daha zor hale getirmemek adına yapılmış, eski alışkanlıkları, yani ”tepki göstermeyi” yeni bir alışkanlıkla, ”yeni bakış açısıyla” değiştirmeyi hedeflemiş, aslında hepimizin bildiği ancak uygulamakta güçlük çektiği yöntemlerdir. İşte onlardan bazıları;
1) Ufak şeyleri dert etmeyin
Çoğu zaman kendimizi kaptırıp bazı şeyleri gereğinden çok dert ederiz ancak yakından bakınca, bunlar hiç de öyle büyütülecek şeyler değildir. Tüm dikkatimizi küçük sorunlara yöneltip onları normal boyutların üzerine çıkarırız. Örneğin; trafikte bir araç önümüzü kesebilir. Önemsemeyip devam etmek yerine öfkelenmeyi kendimizde hak bulup kafamızda hayali bir kapışma yaratırız, hatta yetmez bu olayı unutmak yerine çoğumuz gider başkalarına anlatırız. Günlük yaşamda buna benzer daha pek çok ”ufak şeyler” vardır. Kuyrukta beklemek, haksız eleştirilere uğramak gibi. İnsanlar yaşam enerjilerinin büyük bir miktarını ufak şeyleri dert ederek harcadıkları için, yaşamın güzelliğini ve büyüsünü tümüyle ıskalarlar. Çabamızı bu temel strateji yönünde belirlersek, yaşamımızı daha sevecen ve ılımlı bir halde yaşamak için daha çok enerji bulacağız.
2) Kusursuz olmayabileceğinizi kabullenin
Her şeyin kusursuz ve mükemmel olmasını beklemek ve aynı zamanda iç huzuru istemek birbirine ters düşen iki şeydir. Çünkü bir şeyi var olduğu durumundan daha iyi duruma getirmeyi hedef almışsak, neredeyse kesinlikle kaybedeceğimiz bir mücadeleye girmiş oluruz. İster dolabımızın dağınıklığı, arabamızdaki bir çizik, eksik sonuçlandırdığımız bir iş olsun; ister başka insanların tavrıyla ilgili bize ters düşen şeyler olsun, dikkatimizi yalnızca bu kusurlara yöneltmemiz bizi asıl hedefimizden alıkoyacaktır. Bu strateji bizlere elimizden geleni yapmamamızı söylemiyor, bizlere var olan durumu daha iyi hale getirmekte ısrar alışkanlığımızı bırakmamız gerektiğini söylüyor. Dr. Richard bu durumu şu ifadeyle güzel bir biçim özetliyor:
3) Rahat ve ılımlı insanların çok başarılı olamayacakları düşüncesini bırakın
Çoğumuzun her an telaşlı, korkulu ve yarış halinde olmamızın ve hayatı sanki bir acil durummuş gibi yaşamamızın başlıca nedeni, daha sevecen ve sakin olursak, hedefimize ulaşamayacağımız korkusudur. Tembelleşip işe kayıtsız kalacağımız endişesidir. Aslında durum bunun tam tersidir. Korku ve telaş içindeyken düşünmek, yaşamımızdan muazzam bir enerji götürdüğü gibi, motivasyonumuzu ve yaratıcı zekamızı da köreltir. Yani; elde edeceğiniz herhangi bir başarı korku sayesinde değil, ona rağmen elde edilmiş olacaktır.
4) Düşünce sürecinde çığ gibi büyüme etkisi
Olumsuz ve güvensiz düşünmenin ne çabuk kontrolden çıkabileceğini anlamak, huzurlu bir yaşamın en etkili yollarından biridir. Böyle düşündüğünüz zamanlarda ne kadar gergin olduğunuzu hiç fark ettiniz mi? En önemlisi, sizi üzen her ne ise, bunun ayrıntılarına daldıkça gerginlik artar; bir düşünce başka birini, o da başka birini yanında sürükler. Gece yarısı uyanıp ertesi gün yapmanız gereken bir telefon görüşmesini anımsarsınız, sonra böyle önemli bir görüşmeyi anımsadığınız için memnun olacağınız yerde, ertesi gün yapmanız gereken diğer işleri de düşünmeye başlarsınız ve çok geçmeden ”ne kadar çok işim var, günde elli kişiye telefon açmam gerekiyor” diye düşünüp giderek yaşamınızı beğenmemeye ve kendinize acımaya başlarsınız. Çoğu insan için bu tarz düşünce saldırısının ne kadar süreceğinin belli olmadığını belirten Dr. Richard Carlson, bunu durdurmanın çözümünün, düşünceleriniz herhangi bir momentum oluşturmaya başlamadan, zihninizde neler olduğunu farketmeniz gerektiğini vurguluyor. Aklınızdaki küçük kartopu çığ haline gelmeden kontrolü elinize alırsanız, durmanız daha kolay olacaktır. Demin verilen örnek ile bağlayacak olursak, düşünce treni harekete geçme fırsatı bulmadan durdurursanız, o zaman o iş altında ne kadar ezildiğinizi düşünmez, o önemli telefon görüşmesini hatırladığınıza şükredersiniz. Gerçekten de çok işiniz olabilir ancak unutmamanız gereken; iş altında ezildiğinizi düşünmenin sizi daha çok strese sokacağı ve sorunu da olduğundan daha büyük hale getireceğidir.
”San Fransisco Chronicle”ın okuyucuları arasında yaptığı, hangi kitabın yaşamlarını değiştirdiğine ilişkin bir ankette, ”ufak şeyleri dert etmeyin” birinci sırada yer aldı. Hayatımızı daha verimli yaşamamız adına herkesin bu kitabı eline almasını, bir parça da olsa bu ve kitapta geçen diğer stratejileri yaşamlarına uygulamaya çalışmalarının bile çok büyük bir fark yaratacağına inanmaktayım.
Kaynak: Huzurlu Olmak İstiyorsanız Ufak Şeyleri Dert Etmeyin – Richard Carlson