Evrimsel Psikoloji’ye göre evrimsel süreçler sadece bedenimizi etkilemekle kalmadı, aynı zamanda beynimizin psikolojik mekanizmalarını ve davranışlarımızı da etkiledi. Ve Evrimsel Psikoloji’ye göre bu psikolojik mekanizmalar tüm varoluşumuz boyunca iki temel amaca hizmet etmekte; hayatta kalmak ve soyunu devam ettirmek. Psikolojik adaptasyonlar şeklinde de ifade edebileceğimiz bu mekanizmalar uyarlanabilir işlevlere sahiptir (Buss, 2015). Yani geçmişte ortaya çıkmalarına rağmen günümüzde farklı şekillerde ortaya çıkabiliyorlar. Buradan yola çıkarak günümüz ilişkilerinde karşı cinste aradığımız özellikleri evrimsel psikoloji perspektifinden değerlendireceğiz.
Günümüz ilişkileri dediğimiz zaman kapsam çok geniş olduğu için biraz bunu detaylandırmaya ihtiyacımız var. İlk olarak şunu bilmemizde yarar var. Evrimsel Psikoloji henüz homoseksüelliği kapsamlı bir şekilde açıklayabilmiş değildir. Daha önce bahsettiğim gibi Evrimsel Psikoloji der ki; insanoğlunun iki temel amacı var: hayatta kalmak ve üremek. Homoseksüel bir ilişkiden doğal yollarla üreme meydana gelmediği için Evrimsel Psikoloji’nin temel amaçlarından biri olan ‘üreme’ amacı gerçekleşememektedir. Homoseksüellik ile ilgili bazı varsayımlar olmasına rağmen alanyazın dahilinde kapsamlı bir teoriden bahsedemeyiz. Bu sebeplerden dolayı bu yazıda heteroseksüel romantik ilişkilerdeki eş seçimine yönelik bulgular sunulacaktır. Ayrıca yine ‘ilişki’ dediğimiz zaman “Nasıl bir ilişki?” sorusu zihinlerde canlanabilir. Evrimsel Psikoloji ilişkileri uzun süreli ve kısa süreli ilişkiler şeklinde değerlendirmiştir. Böylece değerlendirilmek üzere elimizde 2 cinsiyet (kadın/erkek) ve 2 ilişki tipi(kısa süreli/uzun süreli) bulunmaktadır. İlk olarak kadınların uzun süreli ilişkiler için karşı cinste aradıkları özelliklere bakalım…
Kadınların Uzun Süreli İlişkiler için Karşı Cinste Baktıkları Kıstaslar
Finansal Kaynaklar
İnsanlara geçmeden önce hayvanların bu konuda ne yaptıklarına bir bakalım. Yosef (1991) tarafından yapılan bir araştırmada İsrail’in Negev Çölü’nde yaşayan bir kuş türünün çiftleşme davranışı incelenmiş. Bu kuş türündeki erkek bireyler üreme mevsimi başlamadan hemen önce, tüyler ve kumaş parçaları gibi yuva kurmak için faydalı olan nesneleri toplayıp bölgelerindeki dikenlere ve diğer sivri çıkıntılara bırakıyorlarmış ve bu türün dişileri erkeklerin topladıkları nesnelere baktıktan sonra en fazla nesneye sahip olan erkeklerle çiftleşmeyi seçiyorlarmış. Ayrıca dişi bireyler kaynağı olmayan erkeklerden de kaçınmışlar. Şimdi insanlarda bu durumun nasıl işlediğine bir bakalım.
Birçok araştırmadan elde edilen kanıtlar, kadınların ekonomik kaynaklara erkeklerden daha çok değer verdiğini gösteriyor. 1939’da ABD’de yapılan bir çalışmada, erkekler ve kadınlar, evlenilecek aday için düşünülen on sekiz özelliği, ‘alakasız’dan ‘vazgeçilmez’e kadar derecelendirilmiş bir ölçekte puanlamışlar. Kadınlar yüksek finansal beklentileri önemli olarak değerlendirirken, erkekler onları sadece istenir ama çok önemli değil olarak değerlendirmişler. Ayrıca 1956’da ve 1967’de tekrarlanan deneylerde, kadınlar erkeklerden iki kat daha fazla olacak şekilde iyi bir maddi geleceğe önem vermişler (Buss, Shackelford, Kirkpatrick ve Larson, 2001).
Araştırmalarda çıkan bu sonuçlar Amerika, Batı ülkeleri veya kapitalist ülkelerle de sınırlı kalmamış. 1990 yılında altı kıtada ve beş adada olmak üzere otuz yedi kültürden oluşan kültürler arası bir çalışma yapılmış (Buss, Abbott, Angleitner, Asherian, Biaggio ve diğerleri). Bu çalışmada, sahillerde yaşayan Avustralyalılardan kentli Brezilyalılara, Nijerya ve Zambiya gibi çok eşli toplumlardan tek eşli ülkelere kadar çeşitli popülasyonların katılımı sağlanmış. Bu çalışma, otuz yedi kültürden toplam 10.047 kişiyi örneklemiş. Ve sonuç olarak kadınlar karşı cinste iyi bir finansal beklentiye erkeklerden daha fazla önem vermişler. Tabi çalışmada bazı kültürel farklılıklar da elde edilmiş. Örneğin, Nijerya, Zambiya, Hindistan, Endonezya, İran, Japonya, Tayvan, Kolombiya ve Venezuella’dan gelen kadınlar, Hollanda ve Finlandiya’daki kadınlardan biraz daha yüksek düzeyde finansal kaynaklara değer vermiş. Ayrıca Japonya’da kadınlar, iyi bir finansal geleceğe erkeklerden yüzde 150 daha fazla değer verirken, Hollanda’dan gelen kadınlar, diğer ülkelerdeki kadınlardan daha az değer vermişler ama bununla birlikte, cinsiyet farkı değişmeden kalmış. Sonuç olarak Dünya çapında kadınlar, bir evlilik partneri için finansal kaynaklara erkeklerden daha fazla önem vermişler.
Evrimsel Psikoloji ise birbiri ardına çıkan bu tekrarlanmış sonuçları şu şekilde açıklamaktadır… Geçmişte kadınlar hamile kaldıkları zaman yaklaşık 9 ay gibi uzun bir süre boyunca kaynaklara erişimde zorlanıyordu ve doğumdan sonra gelen emzirme süresi de kadın için aslında büyük bir zorluk oluşturuyordu. Hayatta kalması için gereken temel ihtiyaçlara (beslenme, barınak vs.) erişmek için yardıma yani kaynakları olan bireylere ihtiyaç duyuyordu. Eğer birlikte olduğu kişinin yeterli kaynağı olursa ve bu kişi kaynaklarını kendisiyle paylaşmaya istekli olursa hem kendisinin hem çocuğunun hayatta kalma olasılığı artıyordu. Evrimsel Psikoloji’ye göre modern dünyadaki kadınlar atalarının hayatta kalma ve üreme konusundaki sorunlara buldukları çözüm yolunun evrimselleşmiş versiyonunu içgüdüsel olarak tecrübe ediyor ve bu miras kalan içgüdüler günümüz kadınlarının kararlarında etkin bir rol oluyor. Ayrıca burada şöyle bir ayrıntı da eklemeliyiz. Evrimsel Psikoloji’ye göre karşı cinsin sadece kaynağa sahip olması da yeterli olmuyor, aynı zamanda bu kaynağı koruyabilecek bir beceriye sahip olması ve en önemlisi bu kaynağı paylaşmak konusunda istekli olması gerektiği de belirtiliyor.
Sosyal Statü
Bir erkeğin sosyal statüsü, sahip olduğu kaynaklar ile ilgili güçlü bir ipucu olabilir. Eş tercihleri konusunda yapılan uluslararası araştırmada ele alınan otuz yedi kültürün büyük çoğunluğunda, kadınlar, sosyal statüye erkeklerden daha çok değer verdi (Buss ve diğerleri, 1990). Örneğin Tayvan’da, kadınlar erkeklerden yüzde 63 daha fazla, Zambiya’da yüzde 30 daha fazla, Batı Almanya’da yüzde 38, Brezilya’da kadınlar statüye yüzde 40 daha fazla değer verdiler. Kadınlar sosyal statüsü yüksek olan erkekleri tercih etmelerinin sebebi yüksek sosyal statüye sahip olan bireylerin kaynaklarının olma ihtimali ve kaynakları üzerindeki gücünün yüksek olma ihtimali olabilir. Çünkü geçmişteki avcı-toplayıcı topluluklarda statü olarak yüksek konumda olan bireyler daha iyi yemek, daha çok toprak ve daha üstün sağlık hizmetlerine ulaşabiliyorlardı. Hiyerarşiler, insan grupları arasında her zaman evrensel bir özellik olmuştur ve kaynaklar hiyerarşide yüksek basamaklarda birikme eğilimindedir. Tarihsel olarak kadınlar, statüleri yüksek olan erkekleri tercih ederek, kısmen kaynak edinme konusundaki sorunu çözmüş görünmektedir (Buss, 2015).
Yaş
Bir erkeğin yaşı da kaynaklara erişimiyle ilgili önemli bir ipucu sağlar. Çağdaş Batı toplumlarında gelirler genellikle yaşla birlikte artmaktadır (Jencks, 1979). Yaşça olgun erkeklerin toplumda saygı duyulan bir birey olma, kaynağa sahip olma ihtimalleri yüksektir ve bu sebeplerle sosyal hiyerarşide üst basamaklarda olma ihtimalleri genç erkeklerden daha fazladır. Örneğin, ABD kültüründe, statü ve servet artan yaşla birlikte birikme eğilimindedir. Daha önce bahsettiğim 37 kültürden bireylerin katıldığı çalışmada kadınları eş seçimlerinde kendilerinden yaşça büyük erkekleri tercih etmişler. Bu çalışmadan elde edilen verilere göre tüm bu kültürlerde kadınlar yaklaşık olarak kendilerinden üç buçuk yaş büyük olan erkekleri tercih etmişler (Buss, 2015).
Geleneksel toplumlarda, bu bağlantının bir kısmı fiziksel güç ve avlanma cesareti ile ilişkili olabilir. Erkeklerde bir müddet yaş aldıkça fiziksel güç artar, yirmili yaşların sonunda ve otuzların başında zirveye ulaşır. Antropologlar bir adamın otuzlu yaşlarının ortasındayken, fiziksel mücadeledeki performans düşüşünün artan bilgisi ile telafi edilebileceğini ve böylece gücünün etkisinin daha fazla olabileceğini düşünüyor (Buss, 2015). Bu nedenle, kadınların daha yaşlı erkekleri tercih etmesi, avlanmaktan elde edilen kaynakların hayatta kalması için kritik olduğu avcı-toplayıcı atalarımızdan kaynaklanabilir.
Ayrıca daha önce bahsettiğim kültürlerarası çalışmada yirmi yaşındaki kadınlar, kırk veya ellili yaşlarında, finansal kaynakları en yüksek noktalarda olan erkekleri tercih etmemişler (Buss ve diğerleri, 1990). Evrimsel Psikoloji’ye göre bunun sebebi yaşlı erkeklerin ölme riskinin daha yüksek olması ve bu nedenle çocukların ihtiyaçlarının sağlanmasına ve korunmasına katkıda bulunmaya devam etme ihtimallerinin düşük olması olabilir. Ayrıca büyük yaş farkıyla ortaya çıkabilecek olan uyumsuzluk çekişmeye yol açabilir ve böylece boşanma ihtimalini artırabilir. Bu nedenlerden dolayı, genç kadınlar, daha önce yüksek bir pozisyona ulaşmış ancak daha az kesin bir geleceğe sahip olan yaşlı erkeklerden ziyade, önemli vaatleri olan birkaç yaş büyük yaştaki erkeklere çekici bulabilir (Buss, 2015).
Hırs ve Çalışkanlık
Araştırmalara göre çalışkan ve hırslı erkekler, tembel ve motivasyonu az olan erkeklerden daha yüksek bir mesleki statü kazanırlar (Jencks, 1979; Willerman, 1979). Bu yüksek mesleki statü, yüksek maaşlar ile ilişkilendirilebilir. Örneğin, 1950’lerde yapılan bir çalışmada 5.000 lisans öğrencisinden, potansiyel bir eşte aradıkları özellikleri listelemeleri istenmiş. Ve sonuç olarak kadınlar, erkeklerden çok daha fazla işinden hoşlanan, kariyer yönelimi gösteren, hırs sergileyen eşleri istediklerini belirtmiş (Langhorne ve Secord, 1955). Bunlara ek olarak Buss (1989) tarafından yapılan araştırmada kadınlar, eş seçimi konusunda ‘hırslı olmayı’ önemli veya vazgeçilmez olarak değerlendirmişler.
Kısa ve uzun süreli eş seçimi çalışmasında kadınlar, hırsları eksik olan erkekleri son derece istenmeyen bir durum olarak görürken, erkekler hırsların ne arzu edilemez ne de istenmeyen olduğunu düşünmüş (Buss ve Schmitt, 1993). Bu tercihler sadece Amerika Birleşik Devletleri ve hatta Batı toplumuyla sınırlı kalmamış. Kültürlerin büyük bir çoğunluğunda, kadınlar hırs ve çalışkanlığa erkeklerden daha fazla değer vermiş. Örneğin Tayvan’da kadınlar hırs ve çalışkanlığı erkeklerden %26, Bulgaristan’da erkeklerden %29, Brezilya’da erkeklerden %30 daha önemli olarak değerlendirmişler. Hem farklı tarihlerde hem farklı kültürlerde yapılan bu çalışmalar, kadınların kaynakları bulmaya neden olan hırstan ve motivasyondan yoksun erkekleri seçmemelerini Evrimsel Psikoloji açısından destekliyor olabilir (Buss, 2015).
“Kadınların Uzun Süreli İlişkiler için Karşı Cinste Baktıkları Kıstaslar” bölümü şimdilik bu kadar. Devamı gelecek…
Kaynakça
• Buss, D. M. (1989a). Sex differences in human mate preferences: Evolutionary hypotheses testing in 37 cultures. Behavioral and Brain Sciences, 12, 1-49.
• Buss, D. (2015). Evolutionary psychology: The new science of the mind. Boston: Psychology Press.
• Buss, D. M., Abbott, M., Angleitner, A., Asherian, A., Biaggio, A., & 45 other co-authors. (1990). International preferences in selecting mates: A study of 37 cultures. Journal of Cross-Cultural Psychology, 21, 5-47.
• Buss, D. M., & Schmitt, D. P. (1993). Sexual strategies theory: An evolutionary perspective on human mating. Psychological Review, 100, 204-232.
• Buss, D. M., Shackelford, T. K., Kirkpatrick, L. A., & Larsen, R. J. (2001). A half century of American mate preferences. Journal of Marriage and the Family, 63, 491-503.
• Jencks, C. (1979). Who gets ahead? The determinants of economic success in America. New York: Basic Books.
• Langhorne, M. C., & Secord, P. F. (1955). Variations in marital needs with age, sex, marital status, and regional location. Journal of Social Psychology, 41, 19-37.
• Yosef, R. (1991). Female seek males with ready cache. Natural History, 37.
• Willerman, L. (1979). The psychology of individual and group differences. San Francisco: Freeman.
*Bu yazı Psikoloji Ağı editörleri tarafından Psikoloji Ağı Yayın İlkelerine göre düzenlenmiştir.