Yas Nedir ?
Herkesin hayatında değer verdiği, birlikte olmaktan keyif aldığı ve destek gördüğü insanlar vardır. Örneğin, aile, arkadaş ve eş, kişilerin sevilme ve güven ihtiyacını karşılayan kaynaklardandır. Bu kişilerin kaybedildiği durumlarda herkeste farklı davranışsal, duygusal, bilişsel ve fiziksel tepkiler ortaya çıkar. Başka bir deyişle bu tepkiler, kişilerin karakterine, kaybedilen kişi ile olan yakınlığına, destekleyici faktörlere, yaşa, kayıp nedeni gibi birçok faktöre göre değişim gösterir. Ancak, tüm bu farklılıklara rağmen ortak olan şey kaybın ardından herkesin bir yas sürecinden geçmesidir. Bu nedenle yas süreci doğaldır (Bildik, 2013). Yasın bir yıl kadar sürdüğü durumlar sağlıklı olarak nitelendirilir (Kırcalı, 2020).
Yas sürecinin basamaklarıyla ilgili farklı teoriler ve modeller bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi de Kübler-Ross’un modelidir. Bu modelde Elizabeth Kübler-Ross, yas sürecini ölümün kabulü ile birlikte açıklamıştır.
Kübler-Ross Modeli ile Yas Sürecinin Aşamaları
Bu modelde 5 farklı aşama bulunmaktadır: İnkâr, Öfke, Pazarlık, Depresyon, Kabullenme. Kübler-Ross (2010)’ a göre her aşamanın sağlıklı ve gerektiği gibi tamamlanması gerekir. Çünkü yas sürecindeki kişide, bir aşamayı tamamlamadığı takdirde patolojik yas adı verilen yas çeşidi ortaya çıkar. Patolojik yas; herhangi bir yas aşamasının altı ay kadar sürdüğü, kişinin yaşamsal ve sosyal işlevselliğinin bozulduğu, normal yas tepkilerinin beklenmedik hale geldiği bir yas çeşididir ve klinik müdahale gerekir (Zhang ve ark., 2006).
1. İnkâr
İlk olarak, kişiler kayıpla karşı karşıya geldikleri anda şok etkisi altında olabilirler. Daha sonrasında şok ve beraberinde gelen inkâr, kayba alışabilmek için bir savunma mekanizmasıdır. Lakin inkar aşaması geçici bir savunma biçimidir ve kısa sürer (Kübler-Ross, 2010). Bu aşamada kişiler kayba inanamazlar ve gerçekliği sorgularlar. Sonuç olarak gerçekliğin fazla sorgulanması ve aşamanın sağlıklı tamamlanamaması durumunda patolojik yas ortaya çıkar (Pulat, 2020).
2. Öfke
İnkâr bırakıldığında, gerçekler algılanmaya başlar: Kaybedilen yakının geri gelmeyeceğinin algılanması ve ölümle yüzleşmek öfke yaratır. Bu yüzden yas sürecindeki kişi bir suçlu aramaya başlar (Pulat, 2020). Neden arama sonucunda, hastalık kaynaklı bir kayıp varsa sağlık çalışanları; afet veya bir kaza sonucu oluşan kayıp varsa Tanrı’yı suçlama gibi durumlar görülebilir. Öfke duygusu yaşayan kişi, beraberinde kıskançlık ve nefret de hissedebilir.
3. Pazarlık
Pazarlık aşaması, durulan öfkenin yerinin çaresizliğin aldığı bir aşamadır. Kişilerin suçluluk duyduğu durumlarda pazarlık aşaması daha yoğun yaşanır, Tanrı ile kaybedilen kişinin geri gelmesiyle ilgili pazarlıklar yapılır. Bunun yanında ölümün ertelenmeye çalışılması da söz konusudur (Kübler-Ross, 2010).
4. Depresyon
Kaybedilenin geri gelmeyeceğinin algılandığı noktada depresyon ortaya çıkabilir. Başka bir deyişle yas tutan için gerçekler artık bütünüyle açıktır. Depresyon aşaması beraberinde hüzün, güçsüzlük ve yorgunluk hislerini de getirir (Pulat, 2020). Depresyon, daha sakin bir aşamadır. Böylelikle kişiyi sessizliğe meyleder (Kübler-Ross, 2010).
5. Kabullenme
Ölümün kabullenildiği evredir. Böylelikle daha rasyonel düşünmeye başlayan kişi planlar yapar, hayatını yoluna koymaya çalışır. Geçilen aşamaların getirdiği yoğun duyguların ardından kabullenme aşamasında hissizlik hâkimdir (Kübler-Ross, 2010). Sonuç olarak kabullenme ile birlikte hayatta nelerin değişeceği ve nasıl uyum sağlanacağı düşünülmeye başlanır.
Yas Sürecinde Farkındalık
Kişisel Farkındalık
Kayıp yaşayan kişinin zor bir süreç yaşayacağı aşikârdır. Ancak kişiden kişiye yoğunluğu değişecek olan bu süreç, herkesçe farklı yaşanmaktadır. Yas sürecindeki kişi sağlıklı iletişim sağlama, hayat rutinlerine devam etme ve istikrarlı ruh halini koruma konusunda sıkıntı yaşayabilir. Oysa yas sürecinin normal bir süreç olduğu ve atlatılan her aşamanın kişiyi kabullenmeye yaklaştıracağı algılanmalıdır. Bu durumlarda kişinin yas sürecinde olduğunun farkında olması ve içinde olduğu değişken durumdan suçluluk duymaması gerekmektedir. Yasta olma sürecinin farkında olmak ve baş etmek, kişinin duygu düzenleme becerileriyle de alakalı bir durumdur. Kırcalı (2020)’ya göre duygu düzenleme becerisi olağan dışı durumlarda kullanılan beceridir ve yas süreci için önem taşır. Kişinin yasa bağlı duygularının farkında olması ve açık bir şekilde yaşaması gerekmektedir.
Psikolojik dayanıklılık, kişisel yas farkındalığını etkileyecek bir diğer faktördür. Bunun yanında insanların olumuz yaşam koşullarıyla karşılaştıklarında değişimin rahat yaşanmasını psikolojik dayanaklılıkları artırır (Kırcalı, 2020). Özellikle yas bağlamında ele alındığında, psikolojik dayanıklılığı yüksek insanlar ölümü anlamlandırır ve yasla başa çıkma kapasiteleri daha yüksektir (Bonanno, Wortman ve Nesse, 2004).
Destek Veren Kişilerde Farkındalık
Kişisel farkındalığın yanında, destek alınan insanların davranışları da kritik bir noktada yer alır. Bu nedenle yakınını kaybeden ve yasta olan kişinin davranışları kişisel algılanmamalı, verilen tepkilerin nedeninin yas olduğu anlaşılmalıdır. Kübler-Ross (2010) her bir aşama için farklı yaklaşım biçimleri ortaya koymuştur:
İnkâr
İnkar aşaması için yapılması gereken, yas sürecinin başlangıcında olan kişinin konuşmasına izin vermek, duyarlı ve dikkatli bir dinleyici rolüne bürünmektir. Buna ek olarak, kişinin inkar çelişkilerini yüzüne vurmamaktır. Patolojik yas durumuna geçilmesi yani sürecin uzaması durumunda bir uzmana danışılması tavsiye edilir.
Öfke
Öfke aşaması yalnızca psikolojik değil, fiziksel de ortaya çıkabilir. Böylelikle yakınlar için başa çıkması zor hale gelir. Bu nedenle öfkeye olabildiğince kişisel tepki verilmemeli, bastırmaya çalışılmamalı, ağır atlatılan öfkelerde uzmanlara danışılmalıdır.
Pazarlık
Pazarlık aşaması suçluluk duygusuyla beraber var olabilir (Pulat, 2020). Bu yüzden kişinin sözlerine kulak verilmelidir ve suçluluğun kaynağının açıkça paylaşılması sağlanmalıdır (Kübler-Ross, 2010).
Depresyon
Depresyon aşamasında derin bir üzgünlük durumu hâkimdir. Bundan dolayı kişiye üzülmemesini söylemenin anlamı yoktur. Özellikle kederi ifade etmesine izin vererek ve ihtiyaçlarını sorarak ona göre yaklaşım gerçekleşmelidir (Kübler-Ross, 2010). Fakat işlevselliğin bozulduğu durum olduğunda uzmanlara danışılmalıdır.
Kabullenme
Yas tutan kişi ilk dört aşamada verimli desteği almışsa kabullenme aşamasına daha rahat ulaşacaktır. Bu nedenle bitkin düşen kişinin bu aşamada desteğe ve anlaşılmaya ihtiyacı vardır (Kübler-Ross, 2010).
Sonuç
Kaybın ardından yas sürecini yaşamak kaçınılmaz bir süreçtir. Böylelikle bu süreçte kişinin nasıl bir süreçte olduğunun ve yaşadığı duyguların farkında olması kabullenme için önemlidir. Aynı zamanda çevresinden göreceği destekte, destek veren kişilerin de bu farkındalığa ayak uydurması ve yasın ne olduğunu anlaması sağlayacakları yardımda etkilidir.
Kaynakça
Bildik T. (2013). Ölüm, Kayıp, Yas ve Patolojik Yas. Ege Tıp Dergisi, 52(4), 223-229.
Bonanno, G. A., Wortman, C. B. ve Nesse, R. M. (2004). Prospective patterns of resilience and maladjustment during widowhood. Psychology and Aging, 19, 260-271.
Kırcalı, Esin. Yas Sürecinin Yordayıcıları: Geçmiş Deneyimler, Duygu Düzenleme Becerisi, Psikolojik Dayanıklılık, Sosyal Destek ve Başa Çıkma Becerileri. Yüksek Lisans Tezi, Başkent Üniversitesi, 2020.
Kübler-Ross, E. (2010). Ölüm ve Ölmek Üzerine. (E. Uşşaklı, Çev.) Ankara: April Yayıncılık
Pulat, F. (2020). Psikoterapinin Sonsuz Yolculuğu. Kanon Kitap.
Zhang, B., El-Jawahri, A., & Prigerson, H. G. (2006). Update on Bereavement Research: Evidence-based Guidelines for The Diagnosis and Treatment of Complicated Bereavement. Journal of palliative medicine, 9(5), 1188–1203. https://doi.org/10.1089/jpm.2006.9.1188
*Bu yazı Psikoloji Ağı editörlerinden Sena Şümür tarafından Psikoloji Ağı Yayın İlkelerine göre düzenlemiştir.