Türk TV Dizileri ve İyimser Cinsiyetçilik

Türkiye’nin en önemli medya araçlarından birisi olan televizyon, toplumun düşünce sistemi ile karşılıklı etkileşim hâlindedir. Bu etkileşim sayesinde diziler halkı etkileyebilir; halkın yaşayışı ve inançları da televizyona yansır.

Teknolojinin hızla ilerlediği ve yaygınlaştığı bu yüzyılda, medya giderek genişlemektedir. Bu nedenle, medyanın temsil ettiği her konu, toplumu bilinçli veya bilinçsiz olarak etkilemektedir. Etkilerinden biri de kadın ve erkek normlarını topluma aktarmasıdır. Medya, böylece cinsiyetçiliğe katkıda bulunur (Galdi vd., 2014). Medya çeşitlerinin cinsiyetçilik üzerindeki etkisi, cinsiyetçiliğe dair herhangi bir olguyu tetikleyebilmektedir.

Cinsiyetçilik

APA’ya göre cinsiyetçilik, her iki cinsiyeti de kapsayabilen ayrımcılıktır. Cinsiyetçi davranış, toplumun tüm kesimleri tarafından ailede, ilişkide, okulda veya işte gerçekleştirilebilir. Bu tutum, doğrudan veya gizlice sergilenebilir. Cinsiyetçiliğin türleri vardır. İlk tip, düşmanca cinsiyetçiliktir. Düşmanca cinsiyetçilik, kadınlara yönelik olumsuz tutum ve inançları içerir (Bohner vd., 2009). Fiziksel zarar, psikolojik zarar veya sözlü zarardan oluşur.

İkinci tür cinsiyetçilik, iyimser/iyiliksever cinsiyetçiliktir. İyiliksever cinsiyetçilik, kadınlara düşmanca cinsiyetçilikten daha olumlu bir perspektiften bakmaktadır (Gül ve Kupfer, 2018). Daha olumlu göründüğü için daha incelikli bir şekilde uygulanabilir (Bohner vd., 2009). Erkeklerin kadını koruması ve kötü bir durumla karşılaşıldığında önce kadının kurtarılması gibi gereklilikler buna örnektir. Ek olarak, kadınların erkeklerden daha saf ve ahlâklı olması gerektiği yönündeki inanç da bir örnektir. Bu örnekler, korumacılığa ve önceliklendirmeye yatkın bir davranış biçimi olarak algılanabilir. Fakat, bu iyimser cümlelerin altında kadının yalnızca cinsiyetinden ötürü korunması gerektiği inancı vardır.

Gündelik hayattaki örneklere bakacak olursak, bir erkeğin daha güçlü ve varlıklı olması gerektiğini savunanlar, cinsiyetçi bir tavır içindedirler. Kadını, cinsiyetinden ötürü güçsüz kılarlar. Bütün bu davranışlar, kadınların daha zayıf olarak algılanmasından kaynaklansa da birçok araştırma, kadınların genellikle iyiliksever cinsiyetçi erkekleri tercih ettiğini göstermektedir (Bohner vd., 2010). Gül ve Küpfer (2018), yaptıkları çalışmada bunun nedenini araştırmışlardır. Nedeni, biyolojik ve sosyokültürel temellidir. Yapılan çalışma, iyiliksever cinsiyetçi erkeklerin yatırım yapma istekliliğinin, eş tercihi konusunda kadınları etkilemekte olduğu ile sonuçlanmıştır. Erkeklerde koruyucu ve sağlayıcı tutumun etkisi bu nedenle önemlidir.

Türkiye Örneği

Türkiye özelinde bakacak olursak; Türkiye, ataerkilliğin yüksek olduğu bir ülke olarak görülmektedir (Sakallı, 2001). Ataerkillik nedeniyle erkeklerin çoğu durumda kadınlardan üstün olduğu ve kuralları koyan tahakkümün erkeklerde olduğu tahmin edilebilir. Kadının konumu erkeklerden daha değersiz olsa da, kadınlar Türkiye’de de iyiliksever cinsiyetçi erkekleri daha çekici bulmaktadır. Nitekim, Glick ve birçok araştırmacının (2000) katılımıyla 19 ülkede yapılan kültürler arası bir çalışmada, Türkiye’de kadınların erkeklerden daha iyiliksever cinsiyetçi oldukları görülmüştür. Türkiye’de, hem kadınlarda hem de erkeklerde görülen iyiliksever cinsiyetçilik eğiliminin göstereni olarak Türk medyası akla gelmektedir.

Medyanın Rolü

Medya, farklı kollara ayrılmaktadır. Etkilediği geniş kitle, medyanın kaynaklarının ve dallarının genişlemesiyle artmaktadır. Kadına yönelik cinsiyetçi davranışları destekleyen yapımlar, beden imajını yorumlayan sosyal medya ve daha birçok mecra; insanların bakış açısını değiştirme gücüne sahiptir. Televizyon, diğer tüm medyaların yanında benzersiz bir konuma sahiptir. Yaşı, eğitim düzeyi, cinsiyeti ne olursa olsun insanların evlerinden kolayca ulaşabilecekleri bir araçtır (Yüksel, 1999). Televizyonun erişime bu kadar açık olması, toplumsal cinsiyet gibi birçok alanda insanların bakış açılarını etkilemektedir. Galdi ve meslektaşlarının (2014) çalışması, TV şovlarında kadınların cinsel olarak nesneleştirildiğini belirtmiştir. Aynı çalışma, bunun doğrudan değil daha kurnazca yapıldığını da öne sürmektedir. Ayrıca bulgularda, kadınların kamera önünde nesnelleştirilmesinin, toplum içinde tacize yol açtığı da bulunmaktadır.

Türkiye’de yapılan Yüksel’in (1999) çalışmasına göre, toplumsal cinsiyet kalıp yargıları, Türk toplumunda etkili bir kitle iletişim aracı olan televizyona da yansımıştır. Örnek olarak Bir Demet Tiyatro adlı televizyon programı verilmiştir: Kadının işi, çocuklara bakmak ve konum olarak erkekten daha aşağıda olmaktır. Bu durum, iyimser cinsiyetçiliğe örnektir. Televizyon dizilerinin kadın algısını değiştirebileceğinin bir başka kanıtı da Serttaş ve Gürkan’ın 2015 yılındaki çalışmasıdır. Bu çalışmada, televizyon dizilerinde kadın temsilinin toplumsal yapıdaki değişimlerden yararlandığı ve buna bağlı olarak kadın algısında farklılıklar olduğu kanıtlanmıştır.

İyimser Cinsiyetçilik ve Diziler

Kadın stereotipilerinden biri olan ikincilleştirme, Türk dizilerinde erkeklerin kadına vurması, kısıtlaması veya nesneleştirmesi örneğidir. Üç Kız Kardeş dizisinde ana karakterin tek amacı, evlenmektir. Şiddeti normalleştiren kayınvalide-gelin konuşmaları mevcuttur. Siyah Beyaz Aşk adlı başka bir Türk dizisinde, kadını duygusal ve cinsel olarak zorlayan bir ilişki resmedilmektedir. Dizilerde, açıkça yapılan düşmanca cinsiyetçilik ve taciz örneği vardır.

Annemizi Saklarken dizisindeki karakter, tek isteği yine “koca” olan biridir. İyiliksever cinsiyetçiliğin bir diğer özelliği de kadının daha zayıf görülmesi nedeniyle erkeğe duyulan ihtiyaçtır (Gül ve Kupfer, 2018). Aynı dizide, kadının söylediği bir cümle dikkat çeker: “Biz kadınların tek isteği sevilmek.” İyiliksever cinsiyetçilik, kadınlara sevgi ve bakıma muhtaç olduğunu göstererek katkıda bulunmaktadır. Baht Oyunu, Masumiyet, Sen Anlat Karadeniz, Camdaki Kız gibi Türk dizilerinde de, onu sevmeyen bir erkekten kendisiyle ilgilenmesini isteyen kadınlar ön plandadır. Bu dizilerden daha önce yayınlanan ve 2006 yılında yayına girdiğinden bu yana oldukça ilgi çeken Yaprak Dökümü‘nde Necla ve Leyla karakterleri de kadınlarda iyiliksever cinsiyetçiliğe örnektir (Aytekin, 2018).

”Kurtarılan” Kadın

İyiliksever cinsiyetçiliğin bir başka yansıması da, kadınları her zaman kurtarılacak bir nesne olarak gören erkeklerdir. Türk dizilerindeki zengin erkek ve fakir kız örnekleri, genellikle bu tür iyiliksever cinsiyetçiliği içerir. Hepsinde konu hemen hemen aynıdır: Görücü usulü evlilikler. Varlıklı bir erkek ve fakir kız arasında yapılan anlaşmalı evlilikler ve en sonunda birbirlerine âşık olan çift… Kiralık Aşk, Sen Çal Kapımı gibi yapımlar buna örnektir.

Son zamanlarda oldukça konuşulan dizilerden bir tanesi olan Yalı Çapkını’nda da durum bu şekildedir. Varlıklı erkeğin “çapkın” olarak nitelendirildiği bu dizide, kadın karakter, erkeğin ailesine gelin olarak satılır. Dizideki her bir kadın karakter, cinsiyetçiliğe uğramaktadır: Kimisine kayınpederi ya da kocası tarafından köle gibi davranılır, kimisi de şiddete ve tacize uğrar. Cinsiyetçiliğin her türünü, her bölümde gözlemleyebileceğimiz bu dizi, reyting rekorları kırmaktadır.

Türk TV dizilerindeki kadın karakterin herhangi bir erkek karakterden korunmak için başka bir erkeğe ihtiyaç duyması da iyimser cinsiyetçiliği pekiştiren durumlardandır. Bir kadın karakter ne kadar güçlü veya feminist olursa olsun kendisini koruma gücü ona verilmemiştir.  

Sonuç

Türkiye’nin en önemli medya araçlarından birisi olan televizyon, toplumun düşünce sistemi ile karşılıklı etkileşim hâlindedir. Bu etkileşim sayesinde diziler halkı etkileyebilir; halkın yaşayışı ve inançları da televizyona yansır. Cinsiyetçiliğin bir türü olan iyimser/iyiliksever cinsiyetçilik bu şekilde yaygınlaşarak ilerleyen zamanlarda düşmanca cinsiyetçiliğe sebebiyet verebilmektedir. Bu nedenle, televizyon sektörünün denetimi önem taşımaktadır.

Ek Okumalar

Kadınlara Yönelik Cinsel Nesneleştirme

Kaynakça
  • American Psychological Association. (n.d.). Sexism. In APA dictionary of psychology, from https://dictionary.apa.org/sexism
  • Aytekin, P. E. (2018). Yerli dizilerde kadın kimliğinin temsili üzerine bir örnek; “Yaprak Dökümü” dizisi. Erciyes İletişim Dergisi , 5(4) , 447-463. https://doi.org/10.17680/erciyesiletisim.371332
  • Bohner, G., Ahlborn, K., & Steiner, R. (2010). How sexy are sexist men? Women’s perception of male response profiles in the Ambivalent Sexism Inventory. Sex Roles: A Journal of Research, 62(7-8), 568–582. https://doi.org/10.1007/s11199-009-9665-x
  • Galdi, S., Maass, A., & Cadinu, M. (2014). Objectifying media: Their effect on gender role norms and sexual harassment of women. Psychology of Women Quarterly, 38(3), 398–413. https://doi.org/10.1177/0361684313515185
  • Glick, P., Fiske, S. T., Mladinic, A., Saiz, J. L., Abrams, D., Masser, B., Adetoun, B., Osagie, J. E., Akande, A., Alao, A., Brunner, A., Willemsen, T. M., Chipeta, K., Dardenne, B., Dijksterhuis, A., Wigboldus, D., Eckes, T., Six-Materna, I., Expósito, F., Moya, M., … López López, W. (2000). Beyond prejudice as simple antipathy: hostile and benevolent sexism across cultures. Journal of Personality and Social Psychology, 79(5), 763–775. https://doi.org/10.1037//0022-3514.79.5.763
  • Gul, P., & Kupfer, T. R. (2019). Benevolent sexism and mate preferences: Why do women prefer benevolent men despite recognizing that they can be undermining?. Personality & Social Psychology Bulletin, 45(1), 146–161. https://doi.org/10.1177/0146167218781000
  • Sakallı, N. (2001). Beliefs about wife beating among Turkish college students: The effects of patriarchy, sexism, and sex differences. SEX ROLES, 599–610. https://doi.org/10.1023/a:1012295109711
  • Serttaş, A. & Gürkan, H. (2015). Türkiye’deki kadın izleyicilerin televizyon programlarındaki kadını alımlaması. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, (48), 91-111.
  • Tanrıvermiş, Ş. (2007). Televizyon dizilerindeki erkek imgesi [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. İstanbul Kültür Üniversitesi.
  • Yüksel, N. A. (1999). Toplumsal Cinsiyet Olgusu ve Türkiye’deki Toplumsal Cinsiyet Kalıplarının Televizyon Dizilerindeki Yansımaları . Kurgu, 16(1), 65-79 . Retrieved from https://dergipark.org.tr/tr/pub/kurgu/issue/59590/858010

*Bu yazı Psikoloji Ağı editörlerinden Gonca Aktaş tarafından Psikoloji Ağı Yayın İlkelerine göre düzenlemiştir.

Bir yorum yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir