Yurtdışı Hayali ve Gerçeklik Arasındaki Uçurum
Birçoğumuz yurtdışı hayalini kurar; büyük umutlarla, iyi koşullar altında. Ama bu yolda ilk adımı atmak, kendi gerçekliğimizden vazgeçmeyi gerektirir (Vora, 2023). Bu hayal uğruna ailelerimizi, arkadaşlarımızı, toprağımızı ve en çok da aidiyet duygusu veren kimliğimizi geride bırakırız.
Yeni bir yerde yeni bir kimlik oluşturmak başlangıçta heyecan verici olabilir. “Ben yapabilirim. Ben yeterim.” diyerek yola çıkarız. Fakat bir gün biri gelip size “kanıtla o zaman” dediğinde, kendinizi dili, kültürü ve sistemi sizden daha iyi bilen insanlarla yarış halinde bulursunuz. Belki bu yarışa sıfırdan başlarsınız ama her şeyinizi vermeye hazırsınızdır. O anda aklınıza şu soru gelir: “Peki buna değer mi?”
The Reluctant Fundamentalist: Bir Kimlik Sorgulaması
Bu soru The Reluctant Fundamentalist filminde yeniden karşımıza çıkıyor. Film, yurtdışında kendi hayallerinin peşinden koşarken, sistemin ve toplumun dayattığı kurallara karşı hissettiğimiz baskıyı, aidiyet ve kimlik sorgulamalarını güçlü bir şekilde yansıtıyor.
Baş karakter, başlangıçta büyük umutlarla çıktığı bu yolculukta, kısa sürede yalnızca başarı ve maddi kazançla değil, kendi iç dünyasıyla da yüzleşmek zorunda kalıyor.
Göçmen Deneyiminde Başarı ve Aidiyet Çatışması
Bu süreç, birçok göçmenin veya yurtdışında yaşamayı düşünen kişinin deneyimiyle aslında paralel. Başlangıçta bu yolculuk heyecan ve özgüvenle doludur. Ancak zamanla başarıyı ölçen standartlar, kişinin kendi değer ölçütleriyle çatışmaya başlar.
Kendinizi sürekli kanıtlama ihtiyacı içinde bulursunuz. Dil, kültür, sosyal normlar ve iş dünyası arasında her adım bir sınava dönüşür.
Amerikan Rüyası: Gerçekten Değer mi?
Filmin mesajı sadece bireysel başarıya ulaşmakla ilgili değildir. Asıl mesele, bu süreçte kendimizden ne kadar vazgeçtiğimizdir. Başarıya ulaşmak için her şeyimizi vermek bize gerçekten ne kazandırır?
Film, bu soruyu hem karakter üzerinden hem de izleyiciye yönelterek, kimlik, aidiyet ve içsel bütünlük üzerine derin bir sorgulama başlatıyor.
Sonuç: Kimliğimiz Uğruna Ne Kadarını Feda Etmeliyiz?
Baş karakter Changiz’in yaşadığı tüm sorgulamalar, onu aynı zamanda daha geniş bir soruya götürüyor: “Peki, Amerikan Rüyası başka bir ülkede, kendi ana vatanı olan Pakistan’da mümkün mü?“ Film, sadece bireysel bir kimlik ve aidiyet çatışmasını değil, ekonomik ve kültürel bir sistemi de sorgulatıyor.
Baş karakter, yurtdışında elde ettiği fırsatlar ve kazançlar karşısında, kendi ülkesine ve köklerine baktığında, “Benim değerlerimle bu başarı nasıl örtüşüyor? ” sorusunu sormak zorunda kalıyor.
Bu noktada film, izleyiciye de aynı soruyu yöneltiyor: Başarı ve maddi kazanımlar, kendi kimliğimiz, aidiyetimiz ve içsel bütünlüğümüz pahasına gelirse gerçekten tatmin edici olur mu? Changiz’in deneyimi, bir göçmenin ya da uluslararası kariyer peşinde koşan herkesin yaşayabileceği derin bir ikilemi temsil ediyor: “Bir hayal uğruna her şeyimizi verebilir miyiz, ve bu hayal gerçekten değer mi? ”
EK OKUMALAR
Magarsus, Portakallar ve Güç Mücadelesi
Kimlik Siyasetinin Psikolojisi
Kaynakça
Vora, K. (2023, Ağustos 8). Immigration as a profound experience of loss. Krishna Vora Therapy. https://krishnavoratherapy.ca/2023/08/08/immigration-as-a-profound-experience-of-loss/
*Bu yazı Psikoloji Ağı editörlerinden Bahar Temizer tarafından Psikoloji Ağı Yayın İlkelerine göre düzenlenmiştir.

