Piaget'in Bilişsel Gelişim Kuramı: Gelişim Dönemleri ve Temel Kavramlar

Bilişsel gelişim; bireyin çevresinde olup bitenleri anlayıp öğrenmesini sağlayan zihinsel faaliyetlerdeki gelişimi, aynı zamanda daha karmaşık ve etkin düşünme yollarının geliştirilmesini ifade eder. Bilişsel gelişimi konu edinen kuramlar bilginin kodlanması, işlenmesi, depolanması ve sıralanmasına odaklanmışlardır. Bir gelişim kuramcısı olarak Jean Piaget, çalışmalarında, bireyin doğumdan başlayarak ergenlik dönemine kadar bilişsel gelişimini incelemiştir. 1896 yılında İsviçre’de doğmuş...

Bilişsel gelişim; bireyin çevresinde olup bitenleri anlayıp öğrenmesini sağlayan zihinsel faaliyetlerdeki gelişimi, aynı zamanda daha karmaşık ve etkin düşünme yollarının geliştirilmesini ifade eder. Bilişsel gelişimi konu edinen kuramlar bilginin kodlanması, işlenmesi, depolanması ve sıralanmasına odaklanmışlardır. Bir gelişim kuramcısı olarak Jean Piaget, çalışmalarında, bireyin doğumdan başlayarak ergenlik dönemine kadar bilişsel gelişimini incelemiştir. 1896 yılında İsviçre’de doğmuş olan Piaget’in kuramı eleştirilere rağmen bugünkü bilgi birikimimize önemli katkılar sağlamıştır. Daha küçük yaşlarda doğayla ilgilenmeye başlayan, lisans eğitiminde biyolojiye odaklanan Piaget, bilişsel gelişimde de biyolojik vurguya yer vermiş; bilişsel gelişimin beyin ve sinir sisteminin olgunlaşması ve bireyin çevreye uyum sağlamasıyla gerçekleştiğini ifade etmiştir. Oldukça güçlü olan gözlem yeteneği kuramında bilgi toplama yöntemi olarak en önemli aracı olmuş, eserlerinde de kendi çocuklarına dair gözlemlerine geniş yer vermiştir. Ayrıntılı okuma yapmak isteyenler için Türkçeye de çevrilmiş olan bazı eserleri: Çocuğun Ahlaki Yargısı, Zekâ Psikolojisi, Çocuğun Gözüyle Dünya, Çocukta Dil ve Düşünme.

Piaget’in Bilişsel Gelişim Kuramı’na Giriş

Piaget’e göre dünyanın bilişsel olarak yapılandırılmasında şu süreçler öne çıkmaktadır: şemalar, özümleme, uyma (akodomasyon) ve dengelenme. Şema kavramı ilk defa Piaget tarafından kullanılmıştır. Şema, bireyin çevresindeki dünyayı anlamak ve anlamlandırmak için geliştirdiği bir bilişsel yapı, yeni edinilen bilgilerin yerleşeceği bir çerçevedir. İnsan dünyaya çok basit düzeyde şemalarla gelir. İlk şemalar bebekken sahip olduğumuz basit reflekslerdir. Deneyim ve yaşantılar sonucu bu şemalar gelişir ve yeni şemalar oluşturulur (Özdemir, Özdemir, Kadak ve Nasıroğlu, 2012).

Özümleme, karşılaşılan yeni bir durumun daha önceki şemalarla açıklanmaya çalışılması; uyma ise yeni bilgiye göre var olan şemaların değiştirilmesi ya da genişletilmesi durumudur (Mert, 2007; Özdemir ve diğerleri, 2012). Örneğin, ilk defa küçük bir koyun gören çocuk ona “köpek” diyebilir. Bu durum çocuğun yeni olan koyun şemasını daha önce var olan köpek şemasının içine yerleştirmesini, yani özümlemeyi ifade eder. Koyunlarla etkileşime geçip, defalarca onlarla karşılaştığında köpekler ve koyunlar arasındaki farkları ayırt edebilir, yeni bir şema oluşturarak koyunları bunun içine yerleştirir. Bu durum da uyuma örnektir (Özdemir ve diğerleri, 2012). Dengelenme ise özümleme ve uyum arasında dengeli bir düzenlemenin olmasıdır. Yeni bilgilerle karşılaşıldığında birey ilk olarak özümlemeye başvurur, ancak bu şekilde yaptığı değerlendirme eksik kalacağı için bilişsel denge bozulur ve bunun sonunda birey dengeyi tekrar uyma yoluyla kurar. Öğrenme yeni dengelemelerin sonucunda gerçekleşir (Mert, 2007).

Piaget’in Dört Bilişsel Gelişim Dönemi

Piaget dünyayı anlamaya çabalarken dört ayrı dönemden geçtiğimizi öne sürmüştür. Her dönem yaşa bağımlıdır ve dünyayı anlamanın farklı yolları ve biçimlerinden oluşur. Piaget tüm bireylerin bu gelişim aşamalarını sırayla geçmesi gerektiğini düşünmüştür. Bu gelişim dönemleri sırasıyla; duyusal-motor dönem, işlem öncesi dönem, somut işlemler dönemi ve soyut işlemler dönemidir.

Duyusal-Motor Dönem (0-2 yaş)

Bu dönemde bebekler duyusal deneyimlerini (görme, duyma gibi) fiziksel ve motorsal eylemlerle (tutma, emme, sallama) koordine ederek dünyayı anlamaya çalıştıkları için dönem duyumotor dönemi olarak tanımlanmıştır. Piaget, duyumotor evresini 6 alt evre halinde incelemiştir (Yüksel, 2015).

  1. Basit Refleksler: Doğumdan sonraki ilk aylarda bebeğin algı ve hareketleri sınırlı sayıdaki refleksleriyle (emme gibi) eş güdümlenir.
  2. Birincil Döngüsel Tepkiler ve İlk Alışkanlıklar: 1-4. aylarda rastlantısal olarak meydana gelmiş, basmakalıp davranışlar ortaya çıkar. Örneğin bebek rastlantısal olarak ağzının kenarında olan elini emer ancak daha sonra tekrar emmek için elini aradığında görme ve elle yapılan eylemleri koordine ederek bunu başaramaz. Yapılan eylemlerin çoğunda çevreye karşı ilgi çok azdır.
  3. İkincil Döngüsel Tepkiler: 4-8. aylarda ortaya çıkan bu tepkiler çevreye olan ilginin artmasıyla da beraber daha niyetli davranışlar haline gelmişlerdir. Bir oyuncağa vurduğunda ses çıktığını fark eden bebek aynı sesi duymak için o oyuncağa tekrar tekrar vurur. Bu dönemde aynı zamanda yetişkinlerin bazı jest ve mimikleriyle mırıldanmaları da taklit edilmeye başlanır.
  4. İkincil Döngüsel Tepkilerin Eş Güdümlenmesi: 8-12. aylarda bebekler bir şeylere ulaşabilmek için el, göz ve dokunmayı koordineli bir şekilde kullanmaya başlarlar. Çevreye olan ilgi daha da artmıştır.
  5. Üçüncül Döngüsel Tepki: 12-18. aylarda bebekler nesneleri farklı biçimlere sokmaya, farklı şekillerde kullanmaya başlarlar. Çevrelerinde neler olup bittiğiyle ilgili oldukça meraklıdırlar. Piaget’e göre bu evre insan merakının başlangıcıdır.
  6. Şemaların İçselleştirilmesi: 18-24. aylarda bebekler basit semboller kullanmaya başlar, taklitlerini artırırlar.

Duyusal-motor dönemin sonunda bebekler nesne sürekliliği kazanırlar. Nesne sürekliliği; nesnelerin görülmediği, duyulmadığı, dokunulmadığı zaman bile var olmaya devam ettiklerini anlayabilme becerisidir.  Nesne sürekliliği ile yapılan araştırmalarda bebeğin ilgisini çeken bir nesne gözden kaybolduğunda, bebeğin o nesneyi arayıp aramaması gözlemlenmektedir. Eğer nesne ortadan kaybolduğunda ilgisi kayboluyor ve nesneyi aramıyorsa nesne sürekliliği kazanılmamış demektir (Yüksel, 2015).

Uzman Ağı

Yalnızca eğitim bilgileri onaylanmış uzmanların kayıt olabildiği bir sistemdir. Danışanlardan gelen talepler doğrultusunda kayıtlı uzmanlara yönlendirme hizmeti sağlanır.

İşlem Öncesi Dönem (2-7 yaş)

Bu dönemde çocuklar, bebeklik dönemindeki dünyayı duyular ve sınırlı eylemlerle algılamanın ötesine geçerek dünyayı; kelimeler, imgeler ve çizimlerle temsil ederler. Ancak Piaget’e göre işlem denilen beceriden yoksundurlar; işlemler daha önce fiziksel olarak yapılanları zihinsel olarak da yapmaya imkan veren içselleştirilmiş eylemlerdir (Yüksel, 2015). Basit düzeyde sınıflandırma ve düzenleme yapabilirler. Örneğin, nesneleri biçimlerine ya da renklerine göre ayırabilirler ancak bunlar arasındaki ilişkileri kavrayamazlar. Problem çözerken tek bir noktaya odaklanarak diğer yönleri ihmal edebilirler (Özdemir ve diğerleri, 2012). Piaget bu dönemi de iki alt evrede ele almıştır:

Sembolik İşlev Alt Evresi: 2-4 arasındaki dönemi kapsar. İşlem öncesi dönem konuşmanın kazanılması, dil ve kavram gelişiminin artmasıyla başlar. Bu dönemde çocuklar çevrelerinde olup bitenleri ifade etmek için bebekliğin son döneminde başlayan semboller kullanma becerisini daha fazla geliştirirler. Dil aracılığıyla semboller üretir, sembollerle onların temsil ettikleri nesneler arasında ilişki kurmaya başlarlar (Yüksel, 2015).

Çocukların düşünce yapıları iki sebepten dolayı hala sınırlıdır: Benmerkezcilik ve canlandırmacılık. Benmerkezcilik (egosantrizm), kişinin kendi bakış açısıyla diğerlerinin bakış açısı arasındaki farkı anlayamamasıdır. Karnı acıkan bir çocuk “karnımız acıktı” diyebilir, televizyonda sevdiği bir çizgi filmi açarak herkesin onu izlemesini isteyebilir. Piaget, benmerkezciliği “Üç dağ görevi” adlı deneysel oyunla değerlendirmiştir. Buna göre çocuklar, üzerinde çeşitli nesneler bulunan bir dağ modelinin etrafında gezdirilir ve masanın bir tarafına oturtulur. Daha sonra bir oyuncak bebek bu modelin bir yerine konur ve çocuğa bu bebeğin gördüğü açıyı içeren fotoğraflar gösterilerek hangisinde bebeğin ne gördüğünün daha iyi açıklandığı sorulur. Çocuklar benmerkezci davranarak çoğunlukla bebeğin gördüğü açıyı değil kendi gördükleri açıyı içeren fotoğrafları seçerler. Düşünce yapısını sınırlandıran diğer bir durum olan canlandırmacılık (animizm) ise cansız nesnelerin canlı varlıklar gibi olabileceğine dair inançtır: “Güneş bana kızdı gözlerimi acıttı”. Nelerin insan yaşamına dair olduğunu henüz başarılı bir şekilde ayırt edememektedirler (Yüksel, 2015).

Piaget - Üç dağ görevi
Piaget – Üç Dağ Görevi

Sezgisel Düşünce Alt Evresi: 4-7 yaşlar arasındaki bu dönemde çocukların akıl yürütme yöntemleri ve mantıksal çıkarımları daha ilkeldir (Yüksel, 2015). Örneğin, bu yaşlardaki bir çocuk babaannesinin babasının nesi olduğu sorusuna, babaanne diye cevap verebilir. Bu evrede çocukların soru sorma merakları artmıştır. “Neden?, Ya şöyle olsaydı? Bu nedir?” gibi soruları sıklıkla sorarlar. Bu özelliklerden dolayı çocukluğun bu dönemi sorma-bilme tutkusu dönemi olarak da adlandırılmaktadır (Özdemir ve diğerleri, 2012).

İşlem öncesi dönemde çocuklar henüz dikkati tek bir noktaya odaklamada yeterince başarılı değillerdir. Odaklanamama durumu korunum kavramının da henüz gelişmediğine işaret eder. Korunum, bir şeyin hacim ve biçimsel olarak değişse de bazı niteliklerinin aynı kaldığını kavrayabilmektedir. Korunum kavramını çalışırken Piaget’in kullandığı deney düzeneğinde, çocuklara içlerinde eşit miktarda sıvı bulunan iki eşit kap gösterilmiş, sıvı miktarlarının aynı olduğu teyit ettirilmiştir. Daha sonra bardaklardan birindeki sıvı daha ince ve uzun bir kaba boşaltılmış, tekrar sorulduğunda çocuklar bu yeni kaptaki sıvının daha fazla olduğunu belirtmişlerdir. Bu deneyler sonucunda çocukların başarılı bir odaklanma ve korunum geliştiremedikleri, aynı zamanda da yapılan işlemi tersine çeviremedikleri gösterilmiştir (Yüksel, 2015).

Piaget Korunum Deneyi
Piaget – Korunum Deneyi

Bilişsel gelişime katkıda bulunan, sınırsız hayal gücünün ortaya çıktığı oyunlar bu yaştaki çocuklar için oldukça önemlidir. Çocuklar günün çok büyük bir kısmını oyun oynayarak geçirirler (Özdemir ve diğerleri, 2012). Piaget özellikle bu dönemde iki oyun türünün baskın olduğunu ifade etmiştir. 9-30. aylarda sıklıkla gözlenen sembolik oyun bunlardan ilkidir. Bu oyunlarda fiziksel çevre bir sembole dönüştürülür. Örneğin, yemek masası bir uzay aracına dönüştürülür. Diğeri oyun türü ise “mış gibi” oyun olup 18 ay civarında başlayıp 4-5 yaşlarda zirveye ulaşmasını takiben azalarak devam eder (Yüksel, 2015).

Somut İşlemler Dönemi (7-11 yaş)

Bu döneme somut işlemler dönemi denmesinin nedeni, çocuğun mantık yeteneklerini somut nesne ve yaşantılar üzerinde uygulayabilmeleridir. Çocuklar belirli ve somut örnekler içeriyorsa mantıksal akıl yürütebilirler (Yüksel, 2015).  Gerçek dünyada karşılığı olan ögelerle anlatılan şeyleri kavrayabilir ve artık işlemleri tersine çevirebilirler. Deyimler ve mecazlar soyut içerikler oldukları için bu yaş çocukları bunları anlamakta güçlük çekerler. “Burnu havada, küçük görmek” gibi deyimleri kelime anlamlarıyla algılarlar (Özdemir ve diğerleri, 2012). 7 yaşından itibaren korunum kavramı kazanılır. Nesneler farklı gruplara ayrılırken nesnelerin arasındaki bağlantılarını da göz önünde bulundurmaya başlarlar (Yüksel, 2015).

Soyut İşlemler Dönemi (11-15 yaş)

11 yaşlarında başlayan bu dönem tüm yetişkinlik süresince devam eder. Soyut düşünebilme, varsayımlarla düşünme ve düşünceleri hakkında düşünebilme becerileri kazanılır. İdealler belirlenir, kendini diğerleriyle idealize ederek kıyaslayabilirler. Gelecekteki fırsatlar düşünülmeye başlanır. Karşılaşılan problemlere gerçekçi ve sistematik çözümler getirilir (Mert, 2007; Özdemir ve diğerleri, 2012).

Piaget’in Kuramına Eleştiriler

  • Birçok araştırmacı Piaget’in bebeklerin dünyayı nasıl öğrendikleri konusunda yeterince açıklayıcı olmadığını, özellikle küçük bebeklerin onun düşündüğünden daha yeterli olduklarını belirtmiştir (Yüksel, 2015).
  • Piaget, dönemleri bölünmez düşünce yapısı olarak görmüş ve dönemin değişik özelliklerinin aynı zamanda meydana geldiğini düşünmüştür. Ancak yeni araştırmalar onun düşündüğü gibi zihinsel gelişimin dönem dönem olmadığını göstermiştir (Yüksel, 2015).
  • Kuramda cinsiyetler arası farklara değinilmemiştir (Mert, 2007).
  • Piaget, duyumotor dönemiyle ilgili olarak daha çok kendi üç kızını doğal yaşantıları içinde gözlemleyerek sonuca varmıştır. Bu süre içinde hiçbir özel araç kullanmamış başka bir gözlemciyi, kendi gözlemlerini denetlemesi için işine karıştırmamıştır (Mert, 2007).
  • Bazı araştırmacılar korunum kavramının kazanılması konusunda Piaget’e katılmamış, çocuğun yeterince odaklanması sağlanırsa bu görevin başarılı bir şekilde gerçekleşeceğini göstermiştir. Bazıları da korunumun onun düşündüğünden daha erken gerçekleştiğini söylemiştir (Yüksel, 2015).
  • Bireyler arasında Piaget’in öngördüğünden daha fazla farklılık vardır. Örneğin soyut işlemler dönemini ele aldığımızda, sadece üç ergenden birinin soyut işlemler döneminde olduğu görülmektedir. Çocukların gelişim dönemlerine girme ve bu dönemi tamamlama yaşları birbirinden oldukça farklılık gösterebilmektedir (Yüksel, 2015).
  • Kültür ve eğitime Piaget’in kuramında yeterince önem verilmemiştir ancak bu iki faktör zihinsel gelişime onun sandığından daha fazla etki eder (Mert, 2007; Yüksel, 2015).
  • Gelişim özelliklerini ergenlik dönemine kadar tanımlamıştır. Ancak gelişim yaşam boyu devam etmektedir (Mert, 2007; Yüksel, 2015).

Eleştirilere rağmen Piaget, zihinsel gelişim alanının kurucusu olan ve çok gözlü gözlem gücüne sahip olan bir kuramcıdır. Hala geçerli olan ve gelişimi anlamak konusunda bizlere yardımcı olan özümleme, uyma, nesne sürekliliği, korunum, benmerkezcilik gibi birçok kavram geliştirmiştir. Bugün çocukların gelişim özelliklerini ele alan neredeyse her kitapta onun kuramının adı geçmektedir. Son olarak kısa bir özet isteyenler için Piaget’in kuramında öne sürdüğü kavramlara ve bu kavramları çalışırken kullandığı deney düzeneklerine değinen bir videoya buradan gidebilirler.

Not: Konunun devamı niteliğindeki bir başka yazıma blogumu ziyaret ederek ulaşabilirsiniz.


Kaynakça

Yüksel, G. (Çev.Ed.). (2015). Yaşam boyu gelişim (13.Basımdan çeviri). Ankara:Nobel.

Özdemir, O., Özdemir, P. G., Kadak, M. T ve Nasıroğlu, S. (2012). Kişilik gelişimi. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 4(4), 566-589.

Mert, Ö. Ak. (2007). Jean Piaget düşüncesinde psikolojik yapılar (yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.

*Bu yazı Psikoloji Ağı editörleri tarafından Psikoloji Ağı Yayın İlkelerine göre düzenlemiştir.

Psikolojik destek için ücretsiz yönlendirme al

İhtiyaçlarınızı tespit ederek verimli bir sürece başlamak isterseniz bizden ücretsiz yardım alabilirsiniz. Psikolojik bir hizmet almadan önce “uygun uzmanı” bulmanız gerekebilir. Tek yapmanız gereken formu doldurmak.

Beni Yönlendir
Image

1994 yılında Ankara'da doğdum, burada büyüdüm, hala buradayım. 2018 yılı Haziran ayında Hacettepe Üniversitesi psikoloji bölümünü birincilikle tamamladım. Edebiyat tutkunuyum. Okumak ve yazmak kendimi bulma yolunda bana yeni kapılar açtı. Psikoloji sınırsız bir evren. Daima okuma ve daima yeninin peşinde olma sorumluluğunu taşıdığımın bilincinde olarak öğrenmeye devam ediyorum.

Bir yorum yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir