Teknolojinin hızla gelişmesiyle birlikte izlenecek içeriklerdeki artış sayesinde televizyon hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Zamanla televizyon yerini internete ve internet üzerinden çevrimiçi yayın yapan platformlara bırakmıştır. Bu kitle iletişim araçlarında yer alan diziler ve filmler; sosyal gerçekliğin inşa edilmesine zemin hazırlayan psikolojik duruşları, dünyanın ne olduğu ve ne olması gerektiğine ilişkin ortak düşünceyi yönlendirir. Aynı zamanda izleyicilerin tutum ve davranışlarında da etkili olabilmektedir.
Medya Karakterleri Üzerimizde Ne Kadar Etkili?
Dizi ve filmlerde en etkili olan unsur, oluşturulan karakterlerdir. Öyle ki izleyiciler sevdikleri bir karakteri izlerken, yakın bir arkadaşıymış gibi davranır, onu tekrar tekrar ekranda görmek ister ve karakterin başına iyi olaylar geldiğinde mutlu olup, karakter ölüp diziden/filmden ayrılığında bu durum için büyük bir üzüntü hissederler. Zamanla izleyiciler ile medya karakteri arasında yakın bir bağ kurulmuş olur ve kurulan bu bağ “parasosyal etkileşim” olarak adlandırılır (akt. Arslan, 2013). Medya karakteri ile izleyici arasında kurulan bu duygusal etkileşimi tanımlamak için oluşturulan “parasosyal etkileşim” kavramı ilk kez Horton ve Wohl tarafından 1956 yılında kullanılmıştır (akt. Arslan, 2013).
Literatüre bakıldığında parasosyal etkileşim kavramının pek çok tanımı bulunmaktadır. Yapılabilecek en genel tanıma göre parasosyal etkileşim izleyici kitle ile medya karakteri arasında gerçekleşen, izleyicilerin etkilenen ve medya karakterinin etkileyen taraf olduğu, gerçekleşen etkileşimin tek taraflı olarak medya karakteri aracılığıyla yönetildiği, gerçekleşen tek taraflı iletişimin izleyici kitlenin düşüncelerinde oluştuğudur. Farklı tanımlamalara rağmen araştırmacılar, parasosyal etkileşimin karşılıklı gelişen bir iletişim için elverişli bir yöntem olmadığını kabul etmişlerdir (Arslan,2013).
Parasosyal etkileşim izleyici ve medya karakteri arasında tek yönlü gerçekleşir çünkü izleyici medya karakteri hakkında birtakım bilgilere sahipken medya karakterleri bu kullanıcılar hakkında herhangi bir bilgiye sahip olmayabilir (akt. Arslan, 2013). Bu tek yönlü etkileşim sürecinde medya karakteri izleyici için en temelde bir arkadaş, bir danışman ya da model olabilir. İzleyici zamanla medya karakterini çok iyi tanıdığı ve davranışlarıyla hayatında önemli bir yol gösterici olduğu izlenimine kapılarak kişisel mevcut kararlarını bu davranışlar ekseninde değerlendirerek verebilir.
Parasosyal etkileşimi etkileyen bazı faktörler vardır: dizi/film izlemeye ayrılan süre, medya karakterinin çekiciliği, güvenilirliği ve izleyicinin kendisiyle özdeşim kurmasına neden olan benzerlikler. İzleyicilerin dizi/film izleme süreleri arttıkça medya karakterinden hoşlanma düzeyleri artacak ve bu nedenle izleyici ile medya karakteri arasında oluşan parasosyal etkileşim gittikçe gelişecektir. Diğer faktörlerden çekicilik ve güvenilirlik ise tıpkı sosyal ilişkilerde olduğu gibi parasosyal ilişkileri de etkiler, iletişim kurma olasılığını arttırır. Ayrıca bakınız: Televizyon Dizilerinin Günlük Yaşamımıza Etkisi-1 – Televizyon Dizilerinin Günlük Yaşamımıza Etkisi-2
“İnsanların kendilerine benzeyen insanlarla etkileşim kurma isteği, medya karakterleriyle kurdukları etkileşime de yansımıştır ve kendilerine benzeyen karakterleri daha çok beğenme ya da sevme eğiliminde oldukları görülmüştür (Arslan, 2013).”
Parasosyal ilişki izleyicinin en sevdiği medya karakteriyle arasında kurduğu tek yönlü duygusal/davranışsal bağı ifade eder, bu etki daha çok yorumlamalar ve fikirler üzerinde gerçekleşir. Parasosyal etkileşim ise izleyici ile medya karakteri arasında gerçekleşen bu süreci açıklayan bir kavramdır ve izlenen dizi/film süresince gerçekleşir. Parasosyal etkileşimin gerçekleşmesiyle izleyici ve medya karakteri arasında parasosyal ilişkiler ortaya çıkmaktadır. Parasosyal ilişki çeşitli nedenlerle bozulabilir ya da sona erebilir. Bu sürece parasosyal ayrılık denir. İzlenen dizi/filmin sonlanması ya da sevilen karakterin programdan ayrılması parasosyal ayrılığa sebep olabilir. Medya kullanıcısı, parasosyal ayrılık sonucu parasosyal ilişkinin gücü doğrultusunda bir tepki gösterir (Cohen, 2003). Bu süreç gerçek yaşamda kaybedilen bir yakına duyulan acı ve yas süreci gibi yoğun olmasa da izleyici için üzüntü vericidir (Batıgün, Sunal, 2017).
- La Casa De Papel dizinde yer alan Tokyo karakterinden sonra kadınların saçlarını onun gibi kestirmeleri
- Muhteşem Yüzyıl dizisinin ardından Hürrem Bakırı saç renginin popülaritesinde artış yaşanması ve Hürrem Yüzüğü’nün satılmaya başlanması
- Uzak Doğu dizilerinin izlenmesindeki artışla beraber ülkedeki küçük marketlerde bile noodle satılmaya başlanması
- Çukur dizisinin popülaritesindeki artışla birlikte, izleyicilerin oluşturduğu bir kitlenin çukur dövmesi yaptırması
- Kurtlar Vadisi dizisinde yer alan ve bir medya karakteri olan Süleyman Çakır‘ın dizideki ölümü üzerine izleyicilerin gerçekten cenaze töreni düzenlemeleri ve ölümünün üzerinden 15 yıl geçmesine rağmen hala bir kısım izleyicilerin Çakır’ın ölüm yıl dönümünü hatırlayarak taziyelerini sunmaları
- Kurtlar Vadisi dizisinden sonra yeni doğan bebeklere Polat ve Memati isimlerinin verilmesinde artış gözlenmesi
- Pokemon adlı çizgi filmin etkisinde kalan çocuğun onlar gibi uçmak istemesinden dolayı kendini 7. kattan aşağı bırakması
- Brezilya dizisi olan Köle Isaura dizisi sonrasında “Köle Isaura” ev hanımlarının kendilerini tanımlamak için kullandıkları bir sıfat haline gelmiştir.
Bunlar parasosyal etkileşime verilebilecek bazı örneklerdir.
Kaynakça
Arslan, Ö. (2013). TV dizilerinde yer alan karakterler ile kurulan parasosyal etkileşim: bağlanma biçimleri ve yalnızlık açısından bir inceleme. Yayımlanmamış yüksek lisans tezi, Ankara
Batıgün, A. D., & Sunal, A. B. (2017). TV dizilerinde yer alan karakterlerle kurulan parasosyal etkileşim: evlilik doyumu, psikolojik belirtiler ve bazı sosyo-demografik değişkenler açısından değerlendirme. Türk Psikoloji Dergisi, 32(79), 52.
Cohen, J. (2003). Parasocial break-ups: MeasuringIndividual differences in responses to the dissolution of parasocial relationships. Mass Communication & Society, 6 (2), 191-202.
*Bu yazı Psikoloji Ağı editörleri tarafından Psikoloji Ağı Yayın İlkelerine göre düzenlemiştir.