“Kaygı” insan yaşamının bir parçasıdır. Her birimiz zaman zaman endişeli ve gergin hissetsek de bazı insanlar bu endişeyi ve gerginliği daha yoğun hissederler. Kaygılar boyutuna göre kimi zaman tetikleyici kimi zaman da patolojik olabilmektedir. Yeterli düzeyde hissedildiğinde başarıyı olumlu düzeyde etkileyebilmektedir. Kontrolden çıktığında ise “Kaygı Bozukluğu” dediğimiz noktaya varabilmektedir. İşte kaygının bu denli tanıdık, belki de her an bizimle ve içimizde olmasına rağmen yoğun kaygı yaşayan insanların zaman zaman toplum tarafından anlaşılmadıklarını ve yargılandıklarını görürüz. Bu söyleşi ile patolojik düzeyde kaygı yaşayan bir bireyin neler düşündüğünü ve neler hissettiğini anlayabilmek için onun penceresine konuk olacağız.
- Kendinizi tanıtabilir misiniz?
18 yaşındayım, İstanbul’da yaşıyorum. Şu sıralar üniversite sınavına hazırlanıyorum.
- Genel ruh haliniz nasıldır?
Ruh halim bulunduğum duruma göre değişken oluyor. Alışık olduğum durumlarda kontrollü ve iyi; tek başıma yapmam gereken şeylerde ise kaygılı ve depresif hissediyorum. Eğer alışık olmadığım bir durum ya da tanımadığım insanların bulunduğu bir topluluğa gireceksem ayaklarım geri geri gidiyor. Kendimi rahatsız hissediyorum.
- Sizin için kaygı ve kaygılı hissetmek ne anlama geliyor?
Kendine güvensiz ve yetersiz hissetmek. Kendime güvenemediğimi, başaramayacağımı, çekineceğimi beynimde tekrarlıyorum. Bu yüzden hiç konuşamıyorum, kısıtlı davranıyorum bunların ne kadar mantıksız olduğunu bilsem de bunu engelleyemiyorum ve insanlar tarafından yanlış anlaşılıyorum.
- Bu kaygılı hissetme durumu ne zaman başladı?
Ortaokul dönemlerimde, 12 – 13 yaşlarımda başladı. Özellikle ilkokuldan ortaokula geçişte hiç tanımadığım bir okula, sınıfa girmemle bunun tetiklendiğini hissettim. Ergenliğe geçişin verdiği utangaçlık ve çekingenlik de bu durumda etkili oldu.
- Ailenize ve yakın arkadaşlarınıza bu durumu nasıl ifade ediyorsunuz? Ne tür tepkiler alıyorsunuz?
Arkadaşlarıma açıklamak zorunda kalmıyorum çünkü arkadaşlarımın yanında rahat hissediyorum. Yeni biriyle tanışmadığım sürece yanlarında kaygılı olmuyorum. Fakat ailem ister istemez bu durumu fark ediyor. Bunun basit bir utangaçlık, geçici bir şey olduğunu düşünüyorlar ve pek fazla üzerinde durmuyorlar.
- Kaygı Bozukluğu yaşamak nasıl bir his? Psikolojik ve fizyolojik olarak neler yaşıyorsunuz?
İnsanlarla iletişime geçemediğim için insanlarla sağlıklı bir iletişim kuramıyorum. Bu yüzden yalnız kaldığım durumlar sık oluyor. Yalnız kaldığım durumlarda da bulunduğum ortama adapte olamadığım için kendimi irdeliyorum ve daha fazla geriliyorum. Bu durum kendime saygımda da düşüşe neden oluyor. İletişim kuramadığım için kendimi suçluyorum, suçladıkça kaygım artıyor. Birbirini takip edip beni aşağı çekiyor. Bunlar yaşanırken kulaklarımın arkası ısınıyor, kalbim çok hızlı çarpıyor, ellerim terliyor nadiren de olsa karın ağrısı yaşıyorum.
- En çok hangi durumlarda kaygı hissediyorsunuz?
Alışkın olmadığım, yeni insanların olduğu toplulukların içinde ve sunum yapmak gibi herkesin beni dinlemesi gerektiği, ilgi odağı olduğum durumlarda gergin ve kaygılı hissediyorum. Kendimi yeterince ifade edememem, iletişim kurduğum kişilerden kötü sonuç almam gibi durumlar sonucunda bunları uzun süre beynimde dolandırıp üzerine düşünüyorum. Bu durum beni yoruyor ve kötü etkiliyor.
- Bu durumla ilgili yardım aldınız mı? Aldıysanız nasıl yardımcı olundu? Şu an bir yardım alıyor musunuz?
Bir psikiyatr ile görüştüm fakat sadece ilaç tedavisinde bulundu. İlacın yardımı oldu fakat geçici bir süre etki etti. Daha kapsamlı bir yardım almayı tercih ederdim. Şu an bir yardım almıyorum maalesef.
- Yoğun kaygı hissettiğinizde kendinizi sakinleştirmeye çalışıyor musunuz? Çalışıyorsanız neler yapıyorsunuz?
Bunun geçici olduğunu, oradaki insanların benim kadar kaygıları ve sorunları olduğunu düşünüyorum. Gözlerimi kapatıp başka bir yerde olduğumu düşünüyorum. Bunlar bana geçici de olsa ufak rahatlamalar sağlıyor.
- Eğer Kaygı Bozukluğu yaşamasaydınız nasıl biri olurdunuz?
Daha özgüvenli ve kontrollü bir insan olurdum. İnsanlarla daha rahat iletişime geçebileceğim için daha fazla arkadaşım olurdu.
- Kaygı Bozukluğu yaşayan biri olarak son olarak ne söylemek istersiniz?
Yoğun kaygı yaşayan insanların düşündükleri bazen karşımızdakilerin bizim hakkımızda düşündüklerinden çok daha abartılı olabiliyor, bunu yapmamalarını dilerim. Hepimizin içinde keşfedemediğimiz olumlu yönleri var. Hepimiz bunların mantıksız olduğunu biliyoruz ama yine de yapıyoruz. Bunları söylemek kolay fakat yapmak çok zor olabiliyor bizim için. Bu sorunu aşmak için, ben şu an alamasam da profesyonel yardım almak da çok önemli.
Bu yazı İstanbul Arel Üniversitesi Psikoloji Kulübü Psikoloji Dergisi için hazırlanmış olup ardından Psikoloji Ağı editörleri tarafından Psikoloji Ağı Yayın İlkelerine göre düzenlenmiştir.