Giriş
Kişilerin özgül bir durumdan veya bir objeden, çoğu zaman başkaları tarafından tehlikeli bulunmamasına rağmen, kaçınmasına veya çok yoğun bir kaygıyla birlikte katlanmasına neden olan; ani, şiddetli ve genellikle mantıksız bir dehşet veya korku duymasına özgül fobi denir (Morrison, 2017). Tuma ve Maser (1985), yayınladıkları kitaplarında fobilerden bahsetmişlerdir ve onların isimlerini ve ne fobisi olduğunu sistematik bir şekilde açıklamışlardır. Buradan da anlaşılacağı üzere özgül fobilerin yüzlerce çeşidi bulunmaktadır. DSM-V’ ten önceki DSM versiyonunda fobiler üç ana kategoride; basit, sosyal ve agorafobi olarak incelenmiştir (American Psychiatric Association, 2000). Ancak DSM-V, özgül fobi başlığı altında ve beş ana kategoride; hayvan tipi, doğal çevre tipi, kan & enjeksiyon & yaralanma tipi, durumsal tip ve de eğer bu kategorilere girmiyorsa diğer tip olarak incelemiştir (American Psychiatric Association, 2013).
Özgül fobilerin alt tiplerinden bahsedilecek olunursa; hayvan tipi fobide korkunun nesnesi hayvanlardır ve özellikle böcekler çok sık görülen bir fobi nesnesidir. Durumsal fobiler genellikle toplu taşıma araçlarına binmekle veya mekanlarla ilgili fobilerdir. Klostrofobi, dar alanlarda kalma fobisi veya uçak fobisi durumsal fobilere örnektir. Doğal çevre tipi fobiler ise doğal olaylardan duyulan yoğun korkuyla ilgilidir. Yükseklikten korkma veya fırtınadan korkmak bu tür fobilere örnektir (Barlow ve Durand, 2015). Diğer bir tür fobi; kan & enjeksiyon & yaralanma türünde fobilerdir. Buradaki korku nesnesi kan veya enjeksiyonla ilgili olabilmektedir. Diğer bütün fobilere verilen tepkiler dışında bu tür fobilerde kişilerin gösterdiği fizyolojik reaksiyonlar farklılık gösterir. Kişiler normalde fobilere gösterilen kaç veya savaş davranışının dışında bir tür tepki gösterip bayılabilirler. (Marks, 1987). Diğer tip fobilerde ise bütün bu kategorilerde görülmeyen fobi nesneleri mevcuttur. Örnek olarak kusma fobisi verilebilir (Barlow ve Durand, 2015).
Epidemiyoloji ve Nedenler
Özgül fobiyle ilgili birçok araştırma yapılmıştır. Türkiye’de %17,5’lik bir yaygınlıkla görülen özgül fobi, en yaygın psikiyatrik hastalıklardan biridir (Kırmızıoğlu, Doğan, Kuğu ve Akyüz, 2009). Diğer anksiyete bozukluklarıyla, benzer şekilde yapılan çalışmalarda görülmüştür ki kadınlar arasındaki yaygınlık oranı erkekler arasındaki yaygınlık oranından istatistiksel anlamda bir hayli yüksektir (Sigström ve ark., 2011). Öte yandan cinsiyet, özgül fobinin alt tipleri arasında farklı istatistiksel sonuçlar göstermiştir (Mucibe ve ark., 2010). Amerika Birleşik Devletleri’nde 43,093 kişi ile yapılan kapsamlı bir araştırmada ise bulgular, kadın olmanın, genç olmanın ve düşük gelirde olmanın özgül fobi geliştirmede öngörücü bir özellikte olduğunu göstermiştir (Alonso ve ark., 2004).
Özgül fobilerin neden oluştuğu konusundaki ilk görüşler; beklenmeyen travmatik bir olaydan sonra geliştirilen korku olduğudur. Yani örneğin yılan tarafından ısırıldıktan sonra yılan fobisi geliştirmek gibi (Barlow, 2002). Ancak bu varsayım, bireylerin hiçbir zaman maruz kalmadıkları nesneler hakkında nasıl fobi geliştirdiklerini açıklayamamaktadır. Yalnızca fobinin nesnesine maruz kalmayla tümü açıklanamayan özgül fobi Rachman (1991) tarafından başka bir öğrenme modeliyle açıklanmaya çalışılmıştır. Tüm bunlarla birlikte özgül fobi oluşturmanın nedenlerine biyolojik, psikolojik ve sosyal faktörleri birleştiren entegratif bir bakış açısıyla bakmak en doğru yol gibi gözükmektedir.
Czajkowski ve ark. (2011) yaptıkları ikiz çalışmasında genetik faktörlerin özgül fobi oluşturmada bir risk oluşturduğu kanaatine erişmişlerdir. Araştırmanın bulguları onlara genetik ve bireye özgü çevresel etkilerin özgül fobinin oluşumunu açıklamada en iyi yol olduğunu göstermiştir. Bu çalışmadan sonra yapılan bir başka ikiz araştırmasında, 4067 kişilik ikiz katılımcı grubundan veri toplanmış ve böylelikle özgül fobinin genetik bakış açısından araştırılması adına bir hayli önemli bir çalışma olmuştur. Araştırmanın bulguları; fobilerin genetik faktörlerinin hayvan tipi ve kan-enjeksiyon-yaralama tipi fobilerde DSM-IV ve DSM-V’i destekler yapıda olduğunu gösterirken, agorafobi ve sosyal fobi ayrımını desteklememektedir. Aynı zamanda bulgular bize durumsal fobi için genetik faktörün etkisi hakkında herhangi bir etki olmadığını göstermektedir (Loken ve ark., 2014).
Yapılan bir başka çalışmada; kan-enjeksiyon-yaralanma fobisi, hayvan tipi fobilerden örümcek fobisi olan katılımcılar ile sağlıklı katılımcılar, fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme tekniğiyle fobiye özgü uyarılara karşı sinirsel yanıtları bakımından incelenmiştir. Bulgular bize; fobi yaratabilecek görüntülerin sunumunun tüm katılımcıların aynı beyin ağındaki aktiviteyi uyardığını gösterirken, beyin yanıtlarının yoğunluğunun fobisi olan kişilerde istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek olduğunu göstermiştir. Sadece kan-enjeksiyon-yaralanma fobisi olanların prefrontal kortekste kontrol grup ile karşılaştırıldığında daha fazla aktivite gösterdiği bulunmuştur. Bu fobi grubu ayrıca amigdalada örümcek fobileri ile karşılaştırıldığında daha düşük bir aktivite sunmuştur (Caseras ve ark., 2010). Bir diğer araştırmada, fobinin verdiği korkunun ve fobi olmayan bir durumun beyindeki aktivasyonu incelenmiştir. Görme yoluyla ortaya çıkan fobi reaksiyonlarının nesne tanıma alanlarını harekete geçirdiğini ve amigdala gibi duygu tetikleyici alanlar ile prefrontal korteks gibi bilişsel kontrol ile ilgili alanları devre dışı bıraktığı gözlemlenmiştir. Bu da savaş ya da kaç durumuna hazır olmasının sonucudur (Ahs ve ark., 2009).
Tedavi
McCabe ve Antony’nin (2008) yayınladıkları anksiyete hastalıklarıyla ile ilgili olan kitaplarında fobi tedavisiyle ilgili bilgiler bulunmaktadır. Bu kitaba göre serotonin geri yüklenmesi ile ilgili olan ilaçların, panik hislerin özellikle durumsal fobilerdeki gösteriminin azalması ile ilgili bir etkisi olduğu söylenirken, benzodiazepinlerin durumsal fobilerde duyulan korkuyu azaltabileceği söylenmiştir. Ancak bu iki ilaç çeşidinin de yeterince araştırılmadığı ve bütün fobi çeşitlerinde etkili olamayacağı belirtilmiştir. Fobilerin tedavisinde de kullanılan bilişsel terapinin anksiyeteyi azaltmada etkili olabileceğinden bahsedilirken, bilişsel terapiyle birlikte yürütülebilen yüzleştirme yönteminin korku ve rahatsızlık yaratabileceğine rağmen en etkili yöntem olduğunu destekleyen bulgular olduğu söylenmektedir.
Özgül fobisi olan hastaların tedavisi ile ilgili her psikolojik yaklaşım farklı bir yöntem ortaya koymaktadır. Davranışçı terapi, bilişsel terapi ve daha az kabul gören destekleyici terapiler, hipnoterapi ve farmakoterapi kendi bakış açılarında tedavi önerisinde bulunmuştur. Bu terapi çeşitleri, ek olarak sistematik duyarsızlaştırma, imgesel yüzleştirme, yerinde yüzleştirme ve sanal gerçeklikle yüzleştirme gibi yöntemler de kullanmaktadırlar (Choy ve ark., 2007). Bu yazıda bilişsel terapi ile birlikte yerinde yüzleştirme, sanal gerçeklikle yüzleştirme ve artırılmış gerçeklik ile yüzleştirme incelenecektir.
Ost ve ark. (2001) bir seans veya beş seans yüzleştirme yöntemi ile beş seans bilişsel terapiyi klostrofobi tedavisi bakımından karşılaştıran bir araştırma yapmıştır. Araştırma bulguları göstermiştir ki tek başına bilişsel terapi veya tek başına yerinde yüzleştirme bu fobi türünü tedavide etkili bir yöntemdir. Kontrol grup ile yerinde yüzleştirme grubu arasında yapılan bir diğer araştırmada ise, yerinde yüzleştirmenin hayvan tipi fobi belirtilerini azaltmakta etkili olduğu bulunmuştur (Gilroy ve ark., 2000). Aynı zamanda bu tarz bir kıyaslamada yerinde yüzleştirme uçak fobisi tedavisinde de etkili olmuştur (Walder ve ark., 1987). Tüm bu araştırmalardan da söylenebileceği üzere, yerinde yüzleştirme yöntemi özgül fobinin bazı tiplerinin tedavisinde etkili bir yöntemdir. Ancak bulgulara rağmen, bu tedavi yöntemlerinin yalnızca birkaç tipi kapsadığı akıldan çıkarılmamalıdır. Yazının başlarında da belirtildiği üzere özgül fobilerin alt tipleri ve bunların da birçok çeşidi vardır. Örneğin yalnızca örümcek fobisi üzerinde yapılmış bir araştırmayı tüm hayvan tipi fobilere genellemek mümkün müdür?
Yerinde yüzleştirmenin bazı fobi türlerinde etkili olduğu araştırmalarca onaylansa da bunun her katılımcının fobisini yenemediği çünkü bu tarz yöntemlerde katılımcıların tedaviyi reddetme veya bırakma oranının çok olduğu düşündürücüdür. (Botella ve ark., 2010). Botella ve ark. bu araştırmada sanal gerçekliğin kullanımının bazı hastaların tedavisinde kabul edilebilir bir metot olduğunu vurgularken, artırılmış gerçekliğin de bu yolda etkili olabileceğini savunmuştur. Yine sanal gerçeklikle hayvan tipi fobilerin tedavisi konusunda yapılan bir başka çalışma da sanal gerçekliğin tedavideki etkinliğini destekler nitelikte olmuştur (Garcia-Palacios ve ark., 2002). Yine Botella ve ark.’a (2010) göre sanal gerçeklik gibi yöntemlerin klasik yerinde yüzleştirmeye göre fobisi olan insanlar tarafından daha kabul edilebilir olduğu belirtilmiştir. 2010’da yapılan bu çalışmada sanal gerçekliğin de bir adım önüne geçebilmek ve ortadaki sanallığı kaldırıp tedaviden sonraki süreci de kapsayabilmek adına artırılmış gerçeklik yöntemiyle Anksiyete Bozuklukları Değerlendirme Ölçeği ile belirlenen, hamam böceği fobisi olan 6 kadın katılımcı (ort. yaş = 29, SS = 7,49) tedavi edilmiştir. Marks ve Mathews’dan adapte edilmişmiş Hedef Davranış envanteri, Davranışsal Kaçınma Testi (BAT), Szymanski ve O’Donohue’den adapte edilmiş (FSQ) ve Arntz, Lavy Van der Berg ve Van Risjsoort’dan adapte edilmiş (SPBQ) Örümcek Korkusu Anketleri ölçek olarak kullanılmıştır. 3 saatlik tek seanslık bir tedavi yöntemi uygulanmış ve sonrasında 6-9-12 gün geçtikten sonra tekrar ölçekler değerlendirilmiştir. Bu çalışmada, artırılmış gerçeklikle birlikte yapılan tedavi sayesinde, bütün katılımcılarda anskiyete seviyesinin düştüğü, istatistiksel anlamda korku seviyesinin azaldığı, hedef davranışa duyulan olumsuz düşünce, inanış ve kaçınma davranışlarının azaldığı görülmüştür. Böylelikle artırılmış gerçekliğin de özgül fobilerin tedavisine bir alternatif olabileceği konusunda umut vaat edici sonuçlar elde edilmiştir (Botella ve ark., 2010).
Kaynakça
- Ahs, F., Pissiota, A., Michelgard, A., ve ark. (2009). Disentangling the web of fear: amygdala reactivity and functional connectivity in spider and snake phobia. Psychiatry Research: Neuroimaging, 173, 103-108.
- Alonso, J., Angerrmeyer, M. C., Bernert, S., ve ark. (2004). Prevalence of mental disorders im Europe: result from the European Study of the Epidemiology of Mental Disorders (ESEMeD) Project. Acta Psychiatrica Scandinavica, 109, 21-27.
- American Psychiatric Association. (2000). Diagnostic and statistical manual of mental disorders (4th edition). Washington, D.C.: Author.
- American Psychiatric Association. (2013). Diagnostic and statistical manual of mental disorders (5th edition). Washington, D.C.: Author.
- Barlow, D. H., & Durand, V. M. (2015). Abnormal Psychology: An Integrative Approach (7th edition). Stamford, CT: Cengage Learning.
- Barlow, D. H. (2002). Anxiety and its disorders: The nature and treatment of anxiety and panic (2nd edition). New York, NY: Guilford.
- Botella, C., Breton-Lopez, J., Quero, S., Banos, R., & Garcia-Palacios, A. (2010). Treating Cockroach Phobia with Augmented Reality. Behavior Therapy, 41, 401-413.
- Caseras, X., Mataix-Cols, D., Trasovares, M. V., ve ark. (2010). Dynamics of brain responses to phobic-related stimulation in specific phobia subtypes. European Journal of Neuroscience, 32,1414.
- Choy, Y., Fyer, A. J., & Liğsitz, J. D. (2007). Treatment of specific phobia in adults. Clinical Psychology Review, 27, 266-286.
- Czajkowski N., Kendler K. S., Tambs K., Røysamb, E., Reichborn-Kjennerud T. (2011). The structure of genetic and environmental risk factors for phobias in women. Psychological Medicine, 41.
- Garcia-Palacios, A., Hoffman, H. G., See, S. K., Tsay, A., & Botella, C. (2001). Redefining therapeutic success with virtual reality exposure therapy. CyberPsychology & Behavior, 4, 341-348.
- Gilroy, L., Kirkby, K. C., Daniels, B. A., Menzies, R. G., & Montgomery, I. M. (2000). Controlled comparison of computer-aided vicarious exposure versus live exposure in the treatment of spider phobia. Behavior Therapy, 31, 733-744.
- Kırmızıoğlu, Y., Doğan, O., Kuğu, N., & Akyüz, N. (2009). Prevalence of anxiety disorders among elderly people. International Journal of Geriatric Psychiatry, 24, 1026-1033.
- Loken, E. K., Hettema, J. M., Aggen, S. H., & Kendler, K. S. (2014). The structure of genetic and environmental risk factors for fears and phobias. Psychological Medicine, 44, 2375-2384.
- Marks, I. M. (1987). Fears, Phobias, and Rituals. New York: Oxford University Press.
- McCabe, R. E., & Antony, M. M. (2008). Anxiety Disorders: Social and Specific Phobias in Psychiatry (3th edition). Tasman, A., Kay, J., Lieberman, J. A., First, M. B., & Maj, M. (Editörler). Chichester: John Wiley & Sons, Ltd.
- Morrison, J. (2017). DSM-5’i Kolaylaştıran “Klinisyenler İçin Tanı Rehberi”. (H. Kural, Çev.). Ankara: Nobel.
- Muhlberger, A., Wiedemann, G. C., & Pauli, P. (2003). Efficacy of a one-session virtual reality exposure treatment for fear of flying. Psychotherapy Research, 13, 323-336.
- Mucibe, R. E., Ashbaugh, A. R., Antony, M.M. Specific and social phobias. (2010). In: Handbook of Assessment and Treatment Planning for Psychological Disorders (2nd edition). Antony, M. M., Barlow, D. H. (Editörler), Guilford Press, New York, s. 186.
- Ost, L. G., Alm, T., Brandberg, M., & Breitholtz, E. (2001). One vs five sessions of exposure of cognitive therapy in the treatment of claustrophobia. Behaviour Research and Therapy, 39, 167-183.
- Rachman, S. (1991). Neo-conditioning and the classical theory of fear acquisition. Clinical Psychology Review, 11. 155-17.
- Sigström, R., Östling, S., Karlsson, B., ve ark. (2011). A population-based study on phobic fears and DSM-IV specific phobia in 70-year olds. J Anxiety Disord, 25, 148-153.
- Tuma, A. H., & Maser, J. H. (1985). Anxiety and the anxiety disorders. Hillsdale, NJ: Erlbaum.
- Walder, C., McCracken, J., Herbert, M., James, P., & Brewitt, N. (1987). Psychological intervention in civilian flying phobia; evaluation and a three-years follow-up. British Journal of Psychiatry, 151, 494-498.