Nietzsche Ağladığında Kitap Tanıtımı

Ünlü psikiyatrist Irvin Yalom tarafından kaleme alınan eser; 1800’lü yılların üçüncü çeyreğinden sonra Viyana’da psikanalizin doğumu arefesinde, Doktor Breuer, Sigmund Freud, Friedrich Nietzsche ve Lau Salome arasında edebiyat, felsefe, psikoloji ile harmanlanmış olarak okuyucusunu fazlaca düşündüren, varoluşumuzu sorgulatan enfes bir roman olarak karşımıza çıkıyor. Nietzsche, aşık olduğu ve ihanetine uğradığı Lau Salome’a duyduğu nefretle ümitsizlik...

Ünlü psikiyatrist Irvin Yalom tarafından kaleme alınan eser; 1800’lü yılların üçüncü çeyreğinden sonra Viyana’da psikanalizin doğumu arefesinde, Doktor Breuer, Sigmund Freud, Friedrich Nietzsche ve Lau Salome arasında edebiyat, felsefe, psikoloji ile harmanlanmış olarak okuyucusunu fazlaca düşündüren, varoluşumuzu sorgulatan enfes bir roman olarak karşımıza çıkıyor.

Nietzsche, aşık olduğu ve ihanetine uğradığı Lau Salome’a duyduğu nefretle ümitsizlik duyguları barındıran mektuplar yazmaktadır. Lau Salome kendisine gelen mektupların etkisiyle Nietzsche’nin intihar edeceğini ve Alman Felsefesi’nin geleceğinin tehlikeye gireceğini düşünerek Doktor Breuer’den Nietzsche’yi “ümitsizlikten” kurtarmasını ister. Nietzsche’yi tedavi etmeyi amaçlarken kendisiyle de yüzleşen Doktor Breuer ve hastası Nietzsche tedavi süresince birbirlerine ayna olmakta, kendilerine dair içgörü kazanmaktadır.


“Ümitsizlik bir hastalık mıdır? Nietzsche Ağladığında isimli eserinde bu çarpıcı soruyu aklımıza getirten ve okuyucusunu bu sorunun cevabını bulmak için eşsiz bir yolculuğa çıkartan Irvin Yalom psikoloji, felsefe, edebiyatla yoğrulmuş bu eserinde farklı üslubuyla okuyucusunu cezbediyor.”

Kitap Tanıtım Yazısı


Karakterler Hakkında

  • Nietzsche: Basel Üniversitesinde filoloji profesörlüğünden emekli olmuş, henüz iki kitabı yayınlanmış, pek tanınmayan bir filozoftur. Yalnızlığı seçmiş, onu düşünmeye sevk ettiğinden dolayı acılarıyla, ağrılarıyla barışmış, ihaneti tatmıştır. Bir gün kitaplarının okunacağına inanmakta, 2000’li yıllara gelindiğinde bunun olacağını düşünmektedir. Güç konusunda oldukça duyarlı, kendini başkasına teslim etmekten olabildiğince kaçınmaktadır. Kimsenin bir başkasına yardım etmeyi amaçlamadığına inanır. Aslında insanların yalnızca kendi güçlerinin hüküm sürmesini ve artmasını arzu ettiklerini düşünür. Ön yargıların her türlüsüne düşman, insanlara karşı nazik olan Nietzsche, kitaplarında insanlara kendisince kabul ettiği hakikatleri güçlü bir dille anlatmaktadır. Nietzsche’nin en değerli tanımlamalarından biri olarak söylenebilecek “Ahlaki Açılım” kavramı karşımıza çıkmaktadır. Nietzsche insanların bütün kalıplardan sıyrılarak kendisine dışarıdan baktığında psikolojik analiz gerçekleştireceğini böylece hakikati bulabileceğini savunmaktadır. Hakikati bulmak isteyen insan ise kendini tam anlamıyla tanımak zorundadır. İnsan kendisini gerçekleştirmek için zaaflarından kurtulmalı ve bunun içinde her şeyden önce kendisini her yönüyle kabullenmelidir.
  • Doktor Breuer: Viyana’nın en yetenekli, en çok tercih edilen doktorlarındandır. Histeri Semptomlarını tedavi ettiği hastası Bertha’ya dair düşüncelere sığınmakta bu yolla hayatında yüzleşmek istemediği durumlardan kaçınmaktadır. Hayatında birçok şeye sahip olmuş olan Breuer, gelecekte yaşlanacağı ve hayatının monotonluktan çıkmayacağını düşünmekte, kendisini tuzağa düşmüş olarak algılamaktadır. Breuer’in sahip olduğu şehvet duyguları Nietzsche tarafından eleştirilmekte ve Nietzsche’ye Breuer’in aklına zarar verdiğini düşündürtmektedir. Breuer’in korkularının altında belki de özgür olmadığına dair duygular yatmaktadır.
  • Lau Salome: Geleneksel düşünceleri ve toplumun değer yargılarını kabullenmeyen, kişinin kendi doğrularına göre yaşaması gerektiğini savunan, felsefi tartışmalardan hoşlanan, cazibesiyle insanları etkileyebilen bir kadındır. Özgürlüğünü korumayı kendisi için tek görevi olarak görmektedir. Evlilik ve ona eşlik eden kıskançlık duygusunun onun ruhunu tutsak edeceğini düşünmektedir.
  • Sigmund Freud: Henüz genç bir doktor olan Freud mesleğinin başlarında öğrenmeye aç bir karakter olarak kitapta karşımıza çıkıyor. Yoksul bir hayat süren Freud öğrenmeye, araştırmaya olan merakından yine de taviz vermiyor. Kitabımızda Breuer ile yaptığı sohbetler bunu ve daha fazlasını barındırıyor. Bu diyaloglarda hem Breuer’den tavsiyeler, bilgiler alıyor hem de Breuer’e Nietzsche tedavi etme sürecinde önerilerde bulunuyor.

Keyifle okumanızı umuyorum. Dilerseniz kitaba dair geri bildirimlerinizi yazıya yorum bırakarak bana iletebilirsiniz, okumaktan memnuniyet duyarım.


*Bu yazı Psikoloji Ağı editörleri tarafından Psikoloji Ağı Yayın İlkelerine göre düzenlemiştir.

Bir yorum yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir