Madde Kullanım Bozuklukları

İnsanlar yüzyıllar boyunca acıyı azaltmak ve bilinç durumlarında değişiklik sağlamak için çeşitli maddeler tüketmiştir. Tüm dünyada bu maddeler acıyı azaltmak amaçlı kullanılıyor olsa da maddelerin kullanımı bireyin merkezi sinir sisteminde kalıcı değişiklikler getirir ve amaç aslında kendine hizmet etmez. Uyuşturucu, alkol, sentetikler ve hatta çay! Söz konusu maddeler acının etkisini azaltmak veya coşku yaratma amaçlı...

İnsanlar yüzyıllar boyunca acıyı azaltmak ve bilinç durumlarında değişiklik sağlamak için çeşitli maddeler tüketmiştir. Tüm dünyada bu maddeler acıyı azaltmak amaçlı kullanılıyor olsa da maddelerin kullanımı bireyin merkezi sinir sisteminde kalıcı değişiklikler getirir ve amaç aslında kendine hizmet etmez.

Uyuşturucu, alkol, sentetikler ve hatta çay!

Söz konusu maddeler acının etkisini azaltmak veya coşku yaratma amaçlı bazen çevre baskısı bazen odaklanma amacıyla da tüketilebiliyorlar.

Kullandıktan bir süre sonra bağımlılık (bkz: Bağımlı Mıyız?) yaratması, madde kullanım bozukluklarının temelini oluşturuyor. Bağımlılık, zorlayıcı uyuşturucu arayışı ve olumsuz sonuçlara rağmen kullanıma devam etme ile karakterize edilen kronik, tekrarlayan bir hastalık olarak tanımlanmaktadır (Goldstein, Volkow, 2011). Beyin bozukluğu olarak kabul edilir çünkü ödül, stres ve kendi kendini kontrol altına alan beyin devrelerinde fonksiyonel değişiklikler içerir ve bu değişiklikler bir kişi uyuşturucu almayı kestikten sonra uzun süre devam edebilir. Kimi klinisyenler, çok daha ağır görünümler için bağımlılık sözcüğünü kullanmayı seçebilirler ancak bu sözcük DSM-5 madde kullanım bozukluğu tanısal terimleri arasından çıkarılmıştır çünkü belirsiz bir tanımdır ve olumsuz bir yan anlamı olabilir.

DSM-5 Madde Kullanım Bozuklukları Belirtileri

  1. Maddeyi daha büyük miktarlarda veya istediğinizden daha uzun süre almak.
  2. Maddeyi kullanmayı bırakmak veya durdurmak ancak başaramamak.
  3. Maddenin kullanımı, kullanılması veya geri kazanılması için çok zaman harcamak.
  4. İstek ve maddeyi kullanmak için dürtü.
  5. İş yerinde, evde ya da okulda madde kullanımı nedeniyle yapmanız gerekenleri yapmayı başaramamak.
  6. İlişkilerde sorunlara neden olsa bile kullanmaya devam etmek.
  7. Madde kullanımı nedeniyle önemli sosyal, mesleki veya eğlence etkinliklerinden vazgeçmek.
  8. Sizi tehlikeye soksa bile, tekrar tekrar maddelerin kullanılması.
  9. Maddenin neden olabileceği veya daha da kötüye gitmesine neden olabilecek fiziksel veya psikolojik bir sorun olduğunu bilseniz bile kullanmaya devam etmek.
  10. İstediğiniz efekti elde etmek için daha fazla maddeye ihtiyaç duymak (tolerans).
  11. Madde yoksunluk semptomlarının gelişimi.

12 aylık bir süre içerisinde bu maddelerden işlev kaybına yol açan en az iki tanesi gerekir.

Sorun, ödül mekanizmasından ve tolerans döngüsünden kaynaklanıyor. Mutlu olmak için kullanılan bir madde, kişide “mutluluk” ile bağdaştığında, her istediğinde bu maddenin kullanıldığı bir döngüye giriyor. Sonrasında, kişinin normal hissetme eşiği değişiyor. Sürekli kullandığında bu döngü şaşıyor ve kişi mutluluk hissini daha çok yaşamak için dozu arttırıyor. Maddeyi temin edemediği zamanlarda madde yoksunluğu yaşıyor. Gününü maddeye ulaşmak için yaşıyor ve bozukluk burada beliriyor.

Her uyuşturucu her insana aynı şekilde etki etmez. Risk faktörleri ve koruyucu faktörler çevresel ve biyolojik olarak kendini gösterir. Genel olarak bir insanın sahip olduğu risk faktörleri arttıkça uyuşturucu almanın uyuşturucu kullanımı ve bağımlılığa yol açması olasılığı da artmaktadır.  Koruyucu faktörler ise bir kişinin riskini azaltır. Risk ve koruyucu faktörler çevresel veya biyolojik olabilir. 

maddenin beyinde etkileşim gösterdiği bölgeler

Beynin buradaki rolü çok önemli. Beyin gelişmeye devam ederken kalıcı bir hasar vererek risk faktörleri artırılabilir (Chen, Storr ve Anthony, 2009). Karmaşık bir mekanizmaya sahip beyin, içinde mesaj alışverişini sağlayan nöronlara sahiptir. Bu nöronlar ateşleme yaparak mesajları ve bilgileri taşırlar. Madde ise burada nöronların nörotransmitter yoluyla sinyalleri alma ve yollama girişimlerine müdahalelerde bulunur; beynin kendi kimyasallarını taklit etmelerine rağmen nöronları doğal bir nörotransmitterle aynı şekilde etkinleştirmezler ve ağ üzerinden gönderilen anormal mesajlara yol açarlar. İlaç kullanımından etkilenen beyin bölgeleri şunlardır:

Ödül devresini içeren bazal gangliyonlar, aslında toleransın kapısıdır da. Madde, bu devreyi aktive ettiğinde zevk alma limiti değişir, maddeye alışkanlık kazanır ve sonunda madde dışında bir şeyden zevk almayı zorlaştırır.

Genişletilmiş amigdala, telaş ve endişe merkezinde olduğu için yoksunluk durumunda baş gösterir ve ilacı arama motivasyonunu yükseltir.

Prefrontal korteks düşünme, planlama, problem çözme,karar verme ve dürtü üzerinde kontrolün merkezidir. Beynin en son gelişen beyin bölgesidir. Dolayısıyla amigdalanın stres, bazal gangliyonların ödül devresindeki dengeyi kurmayı sağlar.

Madde Kullanım Bozukluğunun Tedavisi Nedir?

Tedavi, insanların bağımlılıklarının beyinleri ve davranışları üzerindeki yıkıcı etkileriyle mücadele etmelerini ve yaşamlarının kontrolünü yeniden kazanmalarını sağlar. Bu konuda madde bağımlılığı üzerinde etkili olduğu bilinen yollar şunlardır:

  1. Bilişsel – Davranışçı Terapi
  2. Acil Durum Yöntemi
  3. Motivasyon Geliştirme Terapisi
  4. Aile Terapisi
  5. On İki Aşamalı Kolaylaştırma (TSF)

İlaç kullanımını durdurmak tedavinin sadece bir parçasıdır. Amaç bunun sürekliliğini sağlamak ve kişilerin günlük hayatlarına, ailelerine, arkadaşlarına döneceği sürecin sağlamlığından, dayanıklılığından emin olmaktır. Çünkü her hastalıkla “nüksetme” olabilir ancak madde kullanımı bozukluklarında görülen nüksetme durumu bireyi, yaşamadığı bir korkunun içine itebilir; koşullanmış bir denklemin içine düşebilir.

Bağımlılık, bir insanın hayatının birçok yönünü etkileyebildiği için, tedavi tüm insanın başarılı olma gereksinimlerini karşılamalıdır. Danışmanlar, iyileşmelerine yardımcı olmak için hastalarının belirli tıbbi, zihinsel, sosyal, mesleki, aile ve yasal ihtiyaçlarını karşılayan şekilde yardımcı olmalıdır.


Kaynakça

Goldstein, R.Z. & Volkow, N.D. (2011). Bağımlılıkta prefrontal korteksin işlev bozukluğu: nörogörüntüleme bulguları ve klinik uygulamalar. Nat Rev Neurosci, (11). 12: 652-669. doi: 10.1038 / nrn3119
Hartney, E. (26.10.2018). A guide to DSM -5 criteria for substance use disorders. www.verywellmind.com adresinden alındı.
Kring, A., Johnson, S., Davison, G. & Neale, J.  (2017). Anormal Psikoloji. Ankara: Nobel
Nora, D. & Volkow, M.D. (2007). Drugs, brains, and behavior: The science of addiction. National Institute on Drug Abuse.
Chen, C.Y., Storr, C.L. & Anthony. J.C. (2009). Early onset drug use and risk for drug dependence problems. Addict Behave, 34(3), 319-322.

 

*Bu yazı Psikoloji Ağı editörleri tarafından Psikoloji Ağı Yayın İlkelerine göre düzenlemiştir.


Psikolog

Bir yorum yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir