Ergenlik Döneminde Öfke: Psikanalitik Bakış

Psikanalitik kuram, ergenin yaşadığı öfke için ebeveynlerle kurulan ilişkilere, nesne ilişkilerine ve ödipal dönem çatışmalarının tekrarlanmasına vurgu yapar.

Biaggio (1989) öfkeyi algılanan bir engellenme, tehdit veya haksızlık karşısında oluşan güçlü bir duygu olarak tanımlar. Daha çok olumsuz bir çağrışım yapan öfke aslında yaşanması normal olan, yapıcı bir şekilde ifade edildiğinde uyumu kolaylaştıran insani bir duygudur. Ecomist Services geçenlerde başarıdan sorumlu olan başka türden bir duygu hakkında yazdı.

Yaşamın her döneminde deneyimlenebilen bu duygu, belirgin ve hızlı fizyolojik, psikolojik ve sosyal gelişimlerin görüldüğü ergenlik döneminde daha yoğun ve sık olarak yaşanır. Kimlik arayışında olan aynı zamanda değişen bedenlerini de anlamlandırmaya çalışan ergenlerin bu yenilikler karşısında duyguları yoğunlaşır. Öfkenin tetikleyicisi olarak ise kıskançlık, reddedilme, onaylanmama, değer arayışı gibi durumlar gözlenebilir.


Psikanalitik açıdan ergenlik ve öfke ilişkisi

Freud daha çok yaşamın ilk yılları (çocukluk dönemi) ile ilgilenmiş, ergenlik dönemindeki çatışmaların da çocukluk çağı ile ilgili olduğunu ifade etmiştir. Bu nedenle psikanalitik kuram, ergenin yaşadığı öfke için ebeveynlerle kurulan ilişkilere, nesne ilişkilerine ve ödipal dönem (3-6 yaş) çatışmalarının tekrarlanmasına vurgu yapar. Kısaca ergenlik döneminde görülen çatışmaları, erken çocukluk dönemindeki çatışmaların yeniden gündeme gelmesi ya da bilinçdışında gizli kalmış bir çatışmanın etkisi olarak açıklayabiliriz.

Anna Freud ise ergenlik üzerine daha çok çalışma yaparak klasik psikanalitik kuramına katkı sağlamıştır. Ergenlik döneminde ortaya çıkan güçlü cinsel dürtüler karşısında kendini savunmaya çalışan güçsüz bir benlik olduğunu, ergenin bir yandan yeniden meydana gelen ödipal çatışmayla baş etmeye diğer yandan anne babasından benliğini bağımsızlaştırmaya çalıştığını vurgulamıştır (Mukaddes, 2000). Bu açıdan ergenliği uyum sağlama uğraşı ile geçen bir dönem olarak tanımladığını ifade edebiliriz, öfke duygusu ise bu uyumun sağlanmaya çalışıldığı süreçte ortaya çıkar. Bazen yıkıcılığa kadar varabilen kararlı bir bağımsızlık bazen de bebeksi bir bağımlılık gösteren ergen sürekli bir ileriye, bir geriye gider gelir (Gençtan, 1993). Bu nedenle, Anna Freud ergenliği fırtına ve stres dönemi olarak da tanımlamıştır.

Öfkenin nedeni olarak ödipal dönemden kalan karmaşa ve nesne ilişkilerine daha ayrıntılı bakalım.


Tekrarlanan ödipal dönem karmaşaları

Freud, fallik dönem içerisinde bebeğin anneye yönelik bir nesne yatırımı geliştirdiğini hesaplaşmak için ise babasıyla özdeşim kurduğunu söyler ve bunu oedipus karmaşası olarak adlandırır. Daha sonra gizil dönemde belirgin olmayan bu karmaşa, ergenlik dönemi ile tekrar ortaya çıkar ve yeniden nesne seçimleri yapılır. Ergenlikte kişi hala obje olarak anne-babayı görmekte aynı zamanda bağımsızlık kazanma ihtiyacı da hissetmektedir.

Ödipal karmaşanın son kez çözümlenmeye çalışıldığı bu dönem de henüz tam gelişmemiş olan ego ve süperego durumun yarattığı öfkeyi tamamen kontrol edemez (Lane ve Harris, 2007). Zaten bu dönem de dürtüleri güçlü, fantezi dünyaları daha zengin olan ergenler ise endişelerini ve duygulanımlarını daha da şiddetli olarak dışa vurabilirler (Klein, 1932). Böylece ergenlerde öfkeli davranışlar daha sık ve yoğun olarak karşımıza çıkar.

Pregenital dönem ihtiyaçları iyi karşılanmış olursa tekrarlanan ödipal dönem çatışmalarının çözümü daha kolay olacaktır. Böylece ödipal fantezilerle daha az meşgul olan kişinin öfkesini daha iyi kontrol edebildiği bir ergenlik dönemi geçirebileceği düşünülebilir.


Saldırganlık ve öfke ilişkisi

Öfkeyi saldırgan davranış için gerekli olan öznel haberdarlık olarak ifade edilebiliriz. Ancak saldırgan davranışta nefret, kin, düşmanlık gibi farklı duygularda bulunabilir (Köknel, 2005).
Freud’a göre öfke ve saldırganlık duyguları bilinçdışında her zaman vardır ve bireylerde bu nedenle her yaş döneminde saldırganlık ve öfke görülmektedir. Öfke duygusu bastırılırsa sonrasında daha güçlü bir şekilde açığa çıkar. Bilince çıkarken savunma mekanizmalarınca değişikliğe uğrayabildiği gibi doğrudan saldırgan davranışlar olarak da kendini gösterebilir yani saldırganlıkta öfkenin dışa vurum yollarından birisidir. Ergenler de öfke duygusunu çevresindeki kişilere sözel ve fiziksel olarak – kapı çarpma, tekmeleme, bağırma, küfür etme, ağlama krizleri gibi- yansıtabilirler (Cüceloğlu, 2018).

Sonuç olarak;
Psikanalitik kuram çerçevesinden ergenlik dönemindeki öfke duygusunun nasıl oluştuğuna odaklanılan yazımın sonunda kısaca ifade etmem gerekirse öfkenin çözülemeyen çatışmaların yeniden gündeme gelmesiyle doğan bir duygu olduğundan bahsedebiliriz. Yaşamın en önemli gelişim dönemlerinden birisi olan ergenliğin birey için kapsadığı değişimler düşünüldüğünde yaşanan çatışmalar ve yoğun duygular daha anlaşılabilir olacaktır.Farklı kuramların üzerinde durduğu anne baba tutumları, akran ilişkileri ve sosyal çevre gibi etkenler de sağlıklı bir ergenlik süreci geçirilmesinde ayrı ayrı önem taşımaktadır.

Ek Okumalar

Gelişim ve Freud

Öfke Denizinde Savrulan Bir Gemi: Ergen Bir Bireyin Öfkesine Nasıl Tepki Verilmeli?


Kaynakça

  • Cüceloğlu, D. (2018). İnsan ve davranışı psikolojinin temel kavramları. İstanbul: Remzi Kitapevi
  • Gençtan, E. (1993). Psikodinamik Psikiyatri ve Normaldışı Davranışlar. İstanbul: Remzi Kitapevi
  • Gülveren, H. (2008). Lise son sınıf öğrencilerinde iç-dış kontrol odağı, sürekli öfke ve öfke ifade tarzı ve zekâ arasındaki ilişkinin araştırılması(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Maltepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
  • Koç, M. (2004). Gelişim psikolojisi açısından ergenlik dönemi ve genel özellikleri. Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 17, 231- 256.
  • Köknel, Ö. (2005). Kaygıdan Mutluluğa Kişilik. İstanbul: Altın Kitaplar Yayınevi
  • Lane, R. C. ve Harris, M. (2007). Psychology of Anger. New York: Nova Science Publishers
  • Mukaddes, N.M. (2000). Çocuk ve Ergen psikiyatrisi. İstanbul: Nobel Tıp Kitapevleri

*Bu yazı Psikoloji Ağı editörlerinden Şevval Kınay tarafından Psikoloji Ağı Yayın İlkelerine göre düzenlemiştir.

Bir yorum yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir