Bu yazıyı yazmak aslında yılbaşı gecesi aklıma geldi. Yılbaşı gecesinde bulunduğum ortama şöyle bir göz gezdirdim ve herkesin o an bir şeyler paylaşmakla meşgul olduğunu gördüm. Kimi özçekim ile kendini çekip paylaşıyor kimisi sofranın fotoğrafını en iyi haliyle yakalamaya çalışıyordu. Sonrasında acaba sosyal medyada durum ne diyerek bir göz atmak istedim ve yüzlerce fotoğraf, video ve canlı yayınla karşılaştım. Herkes fazlasıyla eğleniyordu(!) ve bunu anında paylaşıyorlardı. O an şunu düşündüm neden o an gerçekten eğlenmek yerine eğlendiğimizi göstermek eğilimindeydik?
Sosyal medya hayatımıza iyice girdiğinden beri artık yaşadıklarımızın tadını çok daha az çıkarıyoruz. Artık eğlenmekten çok eğlendiğimizi göstermekten, güzel bir yemek yemekten çok o yemeği paylaşmaktan, güzel bir manzarayı izlemekten çok orada olduğumuzu göstermekten haz duyuyoruz. Bir konsere gittiğinizi düşünün hatta belki bu durumu yaşamışsınızdır bile; en sevdiğiniz şarkı çıkıyor ve siz hızlıca telefonunuza sarılıp bir hikaye videosu çekmeye başlıyorsunuz sonra paylaşmak için uygun bir filtre ve güzel bir yazı düşünüyorsunuz ve en iyisini bulup paylaşıyorsunuz, mükemmel! Peki ya o an? Kafanızı telefondan bir kaldırıyorsunuz ki şarkı bitmiş, o anın tadını bile çıkaramadınız ama oysa ki video da çok eğleniyor gözüküyordunuz.
“Peki, bu durumun psikolojik açıklaması nedir? Paylaşma bir hastalık mıdır? Psikiyatrist Prof. Dr. İlhan Yargıç’a göre sosyal paylaşım siteleri insandaki gizli kalmış ya da bastırılmış beğenmişlik duygusunu açığa çıkarıyor, kendine aşık olma durumu diğer bir adıyla da narsisizm yaratıyor.
İşte buna psikiyatride paylaşma hastalığı deniyor, hastalık kendine aşık olmakla başlıyor. Prof. Dr. İlhan Yargıç; kendine aşık olanların temel özellikleri arasında üstünlük duygusu, beğenilme ihtiyacı, hayranlık beklentisi ve empati yapamama olduğunu söylüyor ve “Diğer insanlara kıyasla özel ve üstün biri olduğunu düşünen narsist kişinin tüm çabası; yaşadığı dünyada yeterli, değerli, sevilen, anlamlı ve meşru bir varlık olduğunu diğer insanlara tasdik ettirmektir diyor.”
Artık paylaşma arzumuz zevk aldığımız şeyleri kaçırmamıza, yaşayamamıza neden oluyor. O anın tadını çıkarmanız o anı yaşadığınızı insanlara göstermekten çok daha kıymetli. O anı bir daha yaşamanız olanaksız. Bu yüzden unutmayın anlar yaşamak anılar paylaşmak içindir.
Kaynak: Hürriyet