Toplumda Erimek “Herkesleşme”

"Hepimiz, başkaları gibi davranmaya eğilimliyiz. Bu "herkesleşme", benliğin gündeliğe dağılması ve orada silinmesi anlamına gelir.

“Herkes bir başkasıdır ve kimse kendi değildir.”
 – Martin Heidegger

Kalabalığın içinde yer almak, bazen güven hissi verirken bazen de bireyin kaybolmasına yol açar. Diğerlerinin yaptığı gibi davranmak; konuşmak, hissetmek ve yaşamak… Bu durum, bir anlamda varoluşun yükünü hafifletebilir. Ancak bu aynı zamanda bir sorunun da ortaya çıkmasına neden olur: “Yaptığım şeyleri gerçekten ben mi yapıyorum, yoksa başkası ile ikame edilebilir biri olarak mı sürdürüyorum yaşamı?”

Yeri doldurulamaz biricikliğime ne oluyor o zaman?

Bu yazı, psikoloji alanında önemli bir kavram olan “herkesleşme”yi ele almayı hedeflemektedir. Bu süreç, bireyin kimliğinin anonim ve kolektif bir biçimde dağıldığı durumu kapsamaktadır.

Rutin ve Herkesin Yaptığı

Littré, rutin kelimesini şöyle tarif eder: “Bir şeyi onu teori yoluyla aydınlığa kavuşturmaksızın daima ve uzun süre aynı tarzda yapma âdeti.”

Rutin, tek başına olumsuz bir durum değildir. Ancak, düşünmeden hareket etmek içsel dikkatin kaybolmasına ve otomatikleşmiş bir yaşam tarzı geliştirmeye yol açabilir. Hepimiz, başkaları gibi davranmaya eğilimliyiz. Bu “herkesleşme”, benliğin gündeliğe dağılması ve orada silinmesi anlamına gelir.

Kendilikten Uzaklaşmak

Psikolojide “öz-farkındalık”, bir kişinin içsel düşüncelerine ve duygularına odaklanarak kendi duygu, düşünce ve davranışlarını gözlemleme yeteneğini ifade eder.

Sosyal ortama uyum sağladıkça, kişi öz-farkındalık yeteneğini yavaş yavaş yitirebilir. Bu durum, bireyi gerçek benliğinden uzaklaştırır. Kendiliğin günlük yaşama karışması, bireyin özgün kimliğinin “herkes” içinde kaybolması anlamına gelir. Bu durum artık içten bir tercih değil, dışarıdan gelen bir yönlendirme tarafından şekillendirilmektedir.

Her sabah, aynı kahveyi yudumlamak, aynı gönderiyi paylaşmak ya da benzer bir kıyafet giymek… Peki ya bunları kendim istediğim için mi yapıyorum, yoksa toplumun dayattığı anonim bir gücün “bu şekilde olmalı” dediği için mi? Kimliğim, “kendim için” mi yoksa “herkes gibi” olmak için mi şekilleniyor?

Herkesin Anonim Gücü

Sosyal psikolojide bu duruma “normatif baskı” denir. Yani bireyler, gruptaki uyumu sağlamak amacıyla kendi düşüncelerinden ve duygularından vazgeçebiliyorlar. Birey, kendini başkalarıyla kıyasladığında ve onların beklentilerine uymaya çalıştığında, içsel pusulasını kaybedebilir. Kişiye ne yapması gerektiğini dayatan bu belirsiz güç, özgürlüğün yerini konfora, farklılığın yerini ise uyuma bırakır. Ancak bu uyum, sık sık içsel bir yalnızlıkla sonuçlanır. 

Düşünmeden Yaşamak

Herkes ” dışarıdan bir rehber gibi görünse de, çoğu zaman bizi düşünmeden davranmaya zorlar ve iç dünyamızdan uzaklaştırır. Bu nedenle, toplumsal olanın yanı sıra psikolojik bir yabancılaşma süreci de yaşanmaktadır. Bireyin kimliğinin dışarıdan gelen normlara göre şekillendirilmesi içsel çatışmaların artmasına sebep olur.

Çıkış: Fark Etmek, Farklı Olmak

Herkesleşmeye karşı en etkili çözüm “farkındalık”tır. Bu sadece meditasyon yapmakla sınırlı değildir; aynı zamanda yaptığımız seçimlerin nedenlerini sorgulamak, neyi ve niçin yaptığımızı anlamak ve gerektiğinde “herkesle aynı şekilde olmaktan”  sapabilmektir. Ancak bu cesaret, insanların kendilerine geri dönmesini sağlayan unsurdur.

 

Ek Okumalar

Yetişkinler için Psikolojik Sağlamlık

30 Olmak: Sessiz Korkular ve Kıyaslama Tuzağı

Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi: Günümüzde Kendini Gerçekleştirme 

 

Kaynakça
Gözel, Ö. (2020). Heidegger’de ‘Herkes’ Sorunsalı. FLSF (Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi), (30), 17–35. https://dergipark.org.tr/tr/pub/flsf

 

*Bu yazı Psikoloji Ağı editörlerinden Emine Yıldırım tarafından Psikoloji Ağı Yayın İlkelerine göre düzenlemiştir.

 

Bir yorum yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

bruno casino Nederland candy spinz carlosspin casinia