30 Olmak: Sessiz Korkular ve Kıyaslama Tuzağı

"...Şimdi otuzlarımdayım ve başa döndüm. Açıkçası bu ürkütücü." - Sheldon / The Big Bang Theory

The Big Bang Theory dizisinin 8. sezon 6. bölümünde Sheldon ve Raj, kendilerini üniversitenin sıcak ve dar bodrumuna kapatarak bir deneye girişirler. Bu deney sırasında Sheldon içsel çatışmaları olduğunu söyler ve sıkıntısını arkadaşı Raj’la paylaşır : “Sicim teorisi alanına girdiğimde mucize çocuktum. Sonra saygıdeğer bir konuma yükseldim ve ondan sonra da kariyerimde yükselişe geçeceğimi varsayıyordum.  Şimdi otuzlarımdayım ve başa döndüm. Açıkçası bu ürkütücü.”

Daha önce Hindistan’dan ABD’ye taşınan ve bu kararın ne kadar korkutucu ve riskli olduğunu söyleyen Raj’ın örneği hepimize ilham olur: “Sheldon, korkunca ne düşünürüm biliyor musun? Voyager’ı. Ben doğduğumda Voyager 1‘ in görevi tamamlanmış olmalıydı. Jüpiter’i, Satürn’ü ve bütün aylarını görmüştü ama devam etti. En büyük korkum Hindistan’dan Amerika’ya gelişimdi. Karşıma çıkacakları bilmiyordum. Böyle hissettiğim zamanlarda Voyager’in hala dolaştığını düşünürüm. Güneş sistemimizin ötesinde bir yerde… Kimsenin hayal edemeyeceği uzaklıklara gitti.”

Sessiz Korkular ve Beklentiler

30’lu yaşlara geldiğimizde bir “kariyer sıçrayışı”, bir “hayat planı” ya da “olmuşluk hissi” bizi bekliyormuş gibi hissederiz. Oysa Sheldon’ın dediği gibi, bazen kendimizi başladığımız noktada, hatta daha kırılgan bir yerde bulabiliriz. Bu ürkütücüdür. Çünkü toplumun bize çizdiği çizelgeye göre bu yaşta bir şeyler başarmış olmamız gerektiğine inanırız (Aktu, 2016).

30’lu yaşlar, artık “genç” değil ama “yaşlı” da olmadığımız; kimliğin, kariyerin, ilişkinin, evin, çocuğun, pasaportunun olması “beklenen” yaşlar. Sosyal medyada kaydırdıkça birilerinin nişanlandığını, mezun olduğunu, yurt dışına taşındığını, doğum yaptığını, ev aldığını görüyoruz. Bazılarımız ise hâlâ ne istediğini çözememiş, geçmişteki bazı seçimleri sorgularken bulabiliyor kendini. Bu kıyaslamalar sessizce bir çöküş başlatabiliyor: “Yetersizim.”

Belirsizlikler ve Psikolojik Dayanıklılık

Dizinin dahi çocuğu hatta “mucize çocuk” olan, diğer arkadaşlarını zeka üstünlüğüyle ezen ve diğerlerinden daha erken yaşta yüksek başarılara imza atan Sheldon bile “ürküyor” ve yetersiz hiisediyor. 30’lara gelindiğinde başarı hızı yavaşlayabilir, hayat karmaşıklaşır, görünür ödüller azalır.

Raj ise ona, Voyager 1’in bilinmeyene doğru yol alması gibi, hayatın da belirsizliklerle dolu olduğunu hatırlatıyor.Raj’ın Voyager örneği, dayanıklılığın (resilience) harika bir temsili. Voyager 1, görevini çoktan tamamlamışken bile devam eder. Yeni keşifler yapmasa da hareket etmeye, evrene ses göndermeye devam eder. Bu durum psikoljide belirsizliğe karşı umutlu kalma, kontrol dışı koşullarda anlam yaratma becerisini gösterir (Masten, 2021).

Psikoloji’ye Göre 30’lu Yaşların İhtiyaçları

Erik Erikson’un Psikososyal Gelişim Kuramı’na göre, yetişkinliğin erken evrelerinde (20’li yaşlar) “yakınlığa karşı yalıtılmışlık” çatışması yaşanırken, 30’lu yaşlar “üretkenliğe karşı durgunluk” dönemine denk gelir (Erikson, 1950). Bu dönemde bireyler şu ihtiyaçları hisseder:

  • Anlam Arayışı: Kariyer, ilişkiler ve yaşam amacı sorgulanır. Sheldon’un hissettiği gibi, “Başa dönmüş” olma korkusu bu dönemde yaygındır.
  • İstikrar İhtiyacı: Finansal, duygusal ve mesleki olarak kök salma isteği artar.
  • Öz-Değerlendirme: “Ben kimim?” ve “Hayatımı nasıl anlamlı kılabilirim?” soruları öne çıkar.
  • Sosyal Bağlar: Arkadaşlıklar, aile ve romantik ilişkilerde derinlik aranır.

Bu ihtiyaçlar kendimizi sorgulamamıza yol açar. Bu sorgulamanın sonucunda kendimizi kaygı içinde bulmamız oldukça normaldir. Aynı zamanda bu sorgulamayı yapabilmek olgunlaşmanın da kapısını aralar. 30’ları bir yendien yapılanma olarak görmek daha rahatlatıcı ve gerçekçi bir adım olabilir.

Günümüzde 30 Yaşın Modern İnsan İçin Anlamı

Geleneksel olarak 30’lu yaşlar, “yetkin bir yetişkin” olma zamanı olarak görülürdü. Ancak günümüzde:

  • Uzatılmış Ergenlik: Ekonomik belirsizlikler ve kariyer değişimleri nedeniyle birçok insan 30’larında hala “kendini bulma” sürecindedir.
  • Sosyal Medya Etkisi: Başkalarının “mükemmel” hayatlarıyla kıyaslama yapmak, yetersizlik duygusunu tetikler.
  • Yeni Normaller: Evlilik, çocuk ve ev sahibi olma yaşı giderek yükselmektedir. Bu da 30’ların bir “geçiş dönemi” olarak algılanmasına yol açmaktadır (Arkadaş, 2019).

Bu yeni anlamlar ve süreçler göz önüne alındığında, 30’lu yaşların bize getirdiği yetkinlik yerine geçiş dönemi özellikleri taşıyan bir sendroma dönüşmesi de olasıdır. Bu olasılığı en çok tetikleyen unsurun sosyal medya olduğu da artık hepimizin malumu bir gerçeklik taşımaktadır.

Sosyal Medya Tuzağı

Sosyal psikolojiye göre, sosyal karşılaştırma kuramı (Festinger, 1954) insanların kendilerini başkalarıyla değerlendirerek anlamlandırdığını söyler. Ancak bu karşılaştırmayı sosyal medya üzerinden yapmak bizi yanıltır. Sorun şu ki sosyal medya bize herkesin en parıltılı anlarını gösterir. Sonuç olarak kendi perde arkalarımızı başkasının sahne ışıklarıyla kıyaslamak büyük bir adaletsizlik yaratır.

Araştırmalar gösteriyor ki, özellikle 25-35 yaş arası bireylerde sosyal medya kullanımı depresyon, anksiyete ve özgüven sorunlarını artırabiliyor (Keles ve diğ., 2020). Sürekli başkalarının hayatını izlemek, “Ben neden böyle değilim?” sorusunu besliyor. Oysa o an mutlu görünen kişi de muhtemelen kıyas, endişe ve yorgunluk hisleriyle başetmeye çalışıyor olabilir.

Sonsöz: Voyager’in Görevi

Raj’ın ilham veren örneğinde yer alan Voyager-1, görevini tamamlaması beklenirken Güneş Sistemi’nden uzaklaşmaya devam etmiştir. 40 yılı aşkın bir süredir “güneş sistemimizin ötesinde bir yerde” dolaşmaya ve bize uzayın derinlikleri hakkında halen veri sağlamaya devam etmektedir. Voyager yola çıktığı görev tanımının çok ötesine geçmiş, “yoluna devam ederek” yeni anlamlar kazanmıştır. İnsanlık tarihinde çoktan yerini almış olan Voyager’in Türkçe kelime anlamı “seyyah”tır.

Her yaşa bir motto belirlemek gerekseydi, 30’ların mottosu “Keep Calm and Carry On” (Sakin Ol ve Devam Et) olabilirdi. Hayat bir varış noktasından daha fazlasıdır, bir yolculuktur. Sosyal medyada gördüklerimiz, hayatlarımızın tamamını değil, yalnızca bir tarafını gösteren bir pencere olabilir. Maalesef çoğu zaman bu pencere gerçek yerine, gerçek olması istenileni göstermek amacı ile kullanılabiliyor.

Bizler başkalarının hayat kronolojisine göre yaşamak zorunda değiliz. Herkesin “zamanı” kendine özeldir. Belki de kıyas yapmaktan kurtulup kendi hikayemize bakış açımızı değiştirerek, her yaşın sendromundan korunabiliriz.

 

Ek Okumalar

Sosyal Medya ve Gençlik Depresyonu: Bir Tıkla Tetiklenen Zihinler

Evlilik Dosyası: Toplumsal Evlenme

Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi: Günümüzde Kendini Gerçekleştirme

 

Kaynakça

Aktu Y. Life Structure of Early Adulthood Period in Levinson’s Theory. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar. Ocak 2016;8(2):162-177. doi:10.18863/pgy.12690

Akardaş, E. (2019). Peter Pan Sendromu: Bugünün Gençleri ve Yetişkinlikten Kaçış. Medeniyet Eğitim Araştırmaları Dergisi, 3(2), 117-129.

Erikson, E.H. (1950). Childhood and Society.

Evrim Ağacı (2020, 21 Haziran). Voyager Uzay Görevi Nedir? Voyager Uzay Aracı Şu Anda Nerede?. 29 Haziran 2025 tarihinde https://evrimagaci.org/voyager-uzay-gorevi-nedir-voyager-uzay-araci-su-anda-nerede-8921 adresinden edinilmiştir.

Festinger, L. (1954). A Theory of Social Comparison Processes. Human Relations, 7(2), 117–140.

Keles, B., McCrae, N., & Grealish, A. (2020). A systematic review: the influence of social media on depression, anxiety and psychological distress in adolescents. International Journal of Adolescence and Youth, 25(1), 79–93.

Masten, A.S. (2001). Ordinary Magic: Resilience Processes in Development. American Psychologist, 56(3), 227–238.

 

*Bu yazı Psikoloji Ağı editörleri tarafından Psikoloji Ağı Yayın İlkelerine göre düzenlenmiştir.

 

Bir yorum yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

bruno casino Nederland candy spinz carlosspin casinia