Tatar Çölü (Kitap Önerisi)

Tatar Çölü, Dino Buzzati tarafından 1940 yılında İtalya’da yayımlanmıştır. Kitap, 1949 yılında Fransızcaya çevrildikten sonra büyük beğeni toplayıp yirmiden fazla dile çevrilmiştir. Tatar Çölü yazarın başyapıtı olarak kabul edilir. Dilimize İletişim yayınları tarafından, 1991 yılında Hülya Tufan Tanrıöver tarafından kazandırılmıştır. Baş karakterimiz Giovanni Drago bir teğmendir ve ilk görev yeri Bastiani Kalesidir. Fakat bu kaleye kendi...

Tatar Çölü, Dino Buzzati tarafından 1940 yılında İtalya’da yayımlanmıştır. Kitap, 1949 yılında Fransızcaya çevrildikten sonra büyük beğeni toplayıp yirmiden fazla dile çevrilmiştir. Tatar Çölü yazarın başyapıtı olarak kabul edilir. Dilimize İletişim yayınları tarafından, 1991 yılında Hülya Tufan Tanrıöver tarafından kazandırılmıştır.

Baş karakterimiz Giovanni Drago bir teğmendir ve ilk görev yeri Bastiani Kalesidir. Fakat bu kaleye kendi isteği ile gelmemiştir. Zorunlu olarak tayin edilmiştir. Ayrıca kalenin yakınlarında hiçbir yerleşim yeri de yoktur. Kalenin bulunduğu yer çöllerle kaplıdır ve çevreden saldırıların gelme ihtimalinin çok uzak olduğu bu bölgeye uzun zamandır kimse saldırma girişiminde bulunmamıştır. Giovanni Drago, Bastiani Kalesindeki görevini yapıp yapmamak konusunda büyük kararsızlıklar içerisinde kalır.

Kitapta, onun okumaya ayrı biz lezzet katan varoluşsal sorgulamalarına çok fazla rastlarız. Bu açıdan Buzzati’nin eserinin Beckett, Camus ve Kafka’nın başlattığı varoluşsal sorgulamaya yeni bir boyut kazandırdığını söyleyebiliriz.

Hayata, kişinin benliğine ve yaşadığı çevreye dair pek çok sorgulama bizi bekler kitabın sayfalarında. Bu sorgulamaları okurken zaman zaman kendimiz hakkında bildiğimiz fakat söyleyemediğimiz karanlık durumlar yazar sayesinde aydınlanır. Misal bazı dönemler olur, insan harekete geçmek ister, fakat durağan kalır. Bir ses, bir sarsıntı, herhangi ufak bir mesaj harekete geçirmek için yeterlidir. İnsan o mesajı beklerken harekete geçmek için geçen zamanı fark etmez. Kitabın bu konuda okuyucuya farkındalık sağladığını söyleyebiliriz; beklerken her geçen zamanda, bekleme süresi kısalmakta insanın.

Kitabın üslubu okuyucuyu yormayacak derecede hafif, betimleme konusunda yazar oldukça etkileyici. Çevre betimlemeleri özellikle ilgi çekici ve okumaya teşvik ediyor. Kitapta ana karakterimizin dışında birkaç yan karakterin dünyasına da girme şansı buluyoruz. Bunun da okumayı zenginleştirici ve ufuk açıcı bir yöntem olduğunu söyleyebiliriz.

Kısacası Tatar Çölü, alt metni “bekleyiş” üzerine kurulmuş olup, çeşitli temalarla süslenmiş bir roman. Askerlik, hayata anlam katma çabası ve bu temalar yer almakta. Yazarı ünlendiren bu eseri, haklı bir ünlenme olarak görebiliriz.

Eğer hala okunmadıysa, sizi de Tatar Çölü’nde nöbet tutmaya davet ediyoruz.

 

Bir yorum yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir